Quantcast
Channel: Kayıp Paylaşımlar Koleksiyoncusu
Viewing all 3888 articles
Browse latest View live

Dizi Ajandası : 1 / 7 Temmuz

0
0
Üç sezon finali ve bir yeni sezon açılışıyla bu hafta da her zevke hitap eden dizilerle dolu...  Luther’ın üçüncü sezona başlayacak olması haftanın en meraklı bekleyişi olurken, çarşamba ve cuma arası kuraklık mevcut... 


Pazartesi:
Defiance  1x11  Past is Prologue
King & Maxwell  1x4  King's Ransom
Longmire  2x6  Tell It Slant
Luther  3x1  [Yeni Sezon]
Major Crimes  2x4  I, Witness
Mistresses (US)  1x5  Decisions, Decisions
Switched at Birth  2x14  He Did What He Wanted
Teen Wolf  3x5  Frayed
The Fosters  1x5  The Morning After
The Glades  4x6  Glade-iators!
The Goodwin Games  1x7  The Box  [Sezon Finali]
Under The Dome  1x2  The Fire
Warehouse 13  4x19  All the Time in the World


Salı:
Love And Marriage  1x5  Who's the Boss?
Perception  2x2  Alienation
Pretty Little Liars  4x4  Face Time
Rizzoli & Isles  4x2  In Over Your Head
Twisted  1x4  Sleeping with the Frenemy
Wentworth  1x10  Checkmate  [Sezon Finali]  


Çarşamba:
Baby Daddy  2x7  On The Lamb-y
Family Tools  1x9  Pest Side Story
Franklin And Bash  3x4  Captain Johnny  
Futurama  7x17  Forty Percent Leadbelly
Melissa & Joey  3x7  The Unkindest Cut
Necessary Roughness  3x4  Snap Out of It
The Exes  3x3  Trading Places


Perşembe:
Sullivan & Son  2x4


Cuma:
Cult  1x10  1x11  The Prophecy of St. Clare / Flip the Script



Pazar:
Continuum  2x9  Seconds
Copper  2x3  The Children of the Battlefield
Crossing Lines  1x4  Long-Haul Predators
Devious Maids  1x3  Wiping Away the Past
Dexter  8x2  Every Silver Lining
Drop Dead Diva  5x3  Surrogates
Falling Skies  3x6  Be Silent And Come Out
Family Tree  1x8  Cowboys  [Sezon Finali]  
Ray Donovan  1x2  A Mouth is a Mouth
Skins (UK)  7x2  Skins Pure (2)
The Killing  3x7  Hope Kills
The White Queen  1x4
True Blood  6x4  At Last



Yeni Video: Travis "Moving"

0
0
Glasgowlu dörtlü Travis, merakla beklenen yeni albümleri "Where You Stand"den ikinci video klibi yayınladı. Grubun beş yıl aradan sonra yayınlanacağı albümü diskografilerinin yedinci stüdyo işi olacak ve normal edisyonu 11 şarkı içerecek... Farklı edisyonların bonuslarıyla birlikte 14 yeni şarkıya 19 Ağustos'ta kavuşacağız...



Vizyona Giren Filmler : 28 Haziran

0
0
Yedi filmi ağırladığımız vizyon, her zevke ve renge hitap ediyor... Shyamalan’ın bilim kurgusu “Dünya: Yeni Bir Başlangıç” şüphesiz en çok öne çıkan film... Vasat kalsa da keyifle izlenen “Ölüm Kapanı”, Gus Van Sant’in rötarlı gelen “Kayıp Umutlar”ı, Fransız romantik komedisi “Aşk Taktikleri”, İspanyol fantastiği “Hayalet Öğrenciler”, arıların dünyasına büyülü yolculuk yaptıran belgesel “Baldan Acı” diğer seçenekler... Haftanın en iyisiyse “Dehşet Kaseti”...


Yönetmen: M. Night Shyamalan
Oyuncular: Will Smith, Jaden Smith, Isabelle Fuhrman, Zoe Kravitz
Shyamalan kredisini o kadar tüketti ki, normalde ilgiyle karşılanacak bir bilim kurgu bile soğuk geliyor en baştan... Birde baba oğul Smith’ler başrolde olunca, ayakların geri geri gitmesi çokta anormal değil... 136 kopya ile salonları işgal edecek ama, ayan beyan ben kötüyüm diye bağıran bir film, peşinen uyarmış olayım... Fantastik olsun çamurdan olsun diyorsanız o başka...


Yönetmen: Gus Van Sant
Oyuncular: Matt Damon, John Krasinski, Frances McDormand, Rosemarie Dewitt
Meraklısının festivalde izlediği, neredeyse korsan tezgahlarında bile unutulan bir filmin hemde önemli bir yönetmenin iyi bir filminin bu kadar geç vizyona girmesinin kime ne yararı olduğunu sormak lazım... Muhtemelen çoktan izlemişsinizdir ama gözden kaçıranlar için önemli bir fırsat...


Yönetmen: Tae-kyeong Kim
Oyuncular: Lee Malg Eum, Choi Ji Heon, Lee Yoo Joo
“Ringu”ya öykünen Güney Kore işi, aradan geçen zamanın getirdiği teknolojik gelişmelerden beslenerek anlatıyor öyküsünü... Dile kolay, öncülünün üzerinden 15 yıl geçmiş... Tipik bir uzakdoğu geriliminden ne bekleniyorsa hepsini veriyor ve keyifli bir seyir içeriyor... Çok tahmin edilebilir olmasına kafayı takmamakta fayda var...


Yönetmenler: S. Barrett, J. Eisener, G. Evans, G. Hale, E. Sanchez, T. Tjahjanto, A. Wingard
Oyuncular: Kelsy Abbott, Hannah Al Rashid, Hannah Hughes, Lawrence Michael Levine
Korku antolojisinin ikincisi, yedi yönetmenin gözünden farklı bakışları işaret etmesiyle türün sevenleri için tam bir arzu nesnesi konumunda... Dört kısa filmden oluşan antoloji, ilkinden daha iyi ve özellikle “Safe Heaven” parlıyor... Türün meraklılarına şiddetle öneririm...


Yönetmen: Clément Michel
Oyuncular: Raphael Personnaz, Charlotte Le Bon, Jerome Commandeur, Camelia Jordana


Yönetmen: Javier Ruiz Caldera
Oyuncular: Raul Arevalo, Alexandra Jimenez, Javier Bodalo, Anna Castillo


Baldan Acı / More Than Honey
Yönetmen: Markus İmhoof
Oyuncular: Fred Jaggi, Randolf Menzel, John Miller, Liane Singer



Polisiyenin Kraliçesinden İz Peşinde Soluk Soluğa Dört Gün…

0
0
Kırmızı Kedi, Amerika’nın en iyi suç ve gerilim yazarlarından Karin Slaughter’ın zirvedeki romanlarından birini daha okurlarıyla buluşturuyor.

Acımasız, trafik kazası geçiren bir genç kadının Atlanta’daki bir hastanenin acil servisine getirilmesiyle başlar. Ancak Dr. Sara Linton genç kadının yaralarının sadece kazadan kaynaklanmadığını, öncesinde işkence görmüş olduğunu anlar. Özel ajan Will Trent ve ortağı Faith Mitchell ile birlikte doktor da kendini bu soruşturmanın içinde bulur ve kadının geçmişini araştırır. Soruşturma ilerledikçe karşılarında acımasız bir katil olduğunu anlayacak, olay yerinde, onun yeraltındaki işkence odasına ulaşacaklardır. Katil işbaşındadır, bulunan genç kadın onun ne ilk ne de son kurbanıdır, katil tutuklanmazsa yeni bir cinayetle karşılaşacakları bellidir. 

Usta polisiyeci Karin Slaughter katili ve kurbanlarını olduğu kadar onların peşindeki üç kişinin sırlarının üzerindeki örtüleri de birer birer kaldırırken güçlü ve dokunaklı, karmaşık ve unutulmaz, soluk soluğa okunacak bir gerilim romanı yaratmış.

Kısa zamanda en iyi polisiye yazarları arasına girmeyi başaran Karin Slaughter’ın kitapları 32 dile çevrilerek 30 milyon okura ulaştı. 

“Slaughter’ın romanları gerçek gibi. Büyük bir özgüvenle, titizlikle ve tutkuyla yazıyor.”
Washington Post 

“Slaughter, en büyük bombalarını kitabın başında patlatacak cesarete sahip, en dikkatli okurlarını bile şaşırtıyor.” 
Kirkus Reviews

“Sırları ve dolambaçlarıyla incelikli bir örümcek ağı.” 
Los Angeles Times

Kırmızı Kedi Yayınevi, romanlarını baştan sona kadar gerilim dozu yüksek, büyüleyici bir olay örgüsüyle dokuyan yazarın,yayımlandığı bütün ülkelerde okurlar tarafından büyük ilgiyle karşılanan, haftalarca çok satanlar listesinden inmeyen kitaplarını yayımlamaya devam  ediyor. Yazarın büyük övgüler alan, müthiş romanı  Acımasız,  Paramparça’dan sonra  serinin hayranı okurlarıyla buluşuyor…


Bir Dilek Tüm Hayatınızı Değiştirebilir…

0
0
“Kalp kırıklığı öldürücü olsaydı, şimdiye kadar çoktan ölmüştüm,” diyordu Safiya, hayatını değiştirecek yolculuğun başında. “Hayatının erkeği” sandığı adam tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştı. Ağlama ve öfke krizleri arasında savrulurken, dilediği bir dilek onu sonsuza dek değiştirecekti. Hac’a gidiyordu. Gerçek bir yaşam hikâyesinden yola çıkarak yazılan Bir Dilek Dile Gerçek Olsun Sayfa6 Yayınları’ndan çıktı.

İlk gençlik yıllarında, iyi bir okuldan iyi bir dereceyle mezun olup, kariyerinde sağlam adımlar atmak isteyen Safiya, bunları kısmen başarmıştı. Gençti, güzeldi, iyi bir işi, deli gibi âşık olduğu bir erkek arkadaşı, lüks bir arabası vardı… Her şey görünürde iyi gidiyorken, bir alışveriş merkezinde geçen sıradan bir buluşma genç kadının hayatını birden kâbusa çevirdi. 

Bazı kâbuslar mucizelerin kapısını açar! 
Sevgilisiyle yürürken birden karşısına çıkan genç ve güzel bir kadın, son bir yıl boyunca yaşadığı en önemli şeyin, yani aşkının ve onunla olan gelecek planlarının bir yalan olduğunu yüzüne haykırmıştır: “Kimsin sen? Yanındaki benim nişanlım…” Ağlama krizleri, öfke nöbetleri, gece gezmeleri, kısa süreli ilişkiler ona kendisini iyi hissettirmez, aksine durum gün geçtikçe kötüleşir. İşi de, kariyeri de, hayatı da gözünün önünde kumdan bir kale gibi çökmektedir. 

İşte tam da bu anda anne ve babası hayatlarının yolculuğuna çıkmaya karar verir. Safiya’nınsa kaybedeceği bir şeyi yoktur. Aksine bu yolculuğun, mucizelerin kapısını açtığı söylenmektedir. Kâinatın yaratıcısı onun da dileklerini kabul edebilir, ruhunu huzura ulaştırabilirdi. Safiya bir yolculuğa çıkarak, İslam dininin doğduğu topraklara, hacca gitmeye karar verir. 

Türkiye’de her şey değişir…
Hac yolculuğu, uçağa adımını attığı andan itibaren bu genç ve modern kadını sarsmıştır. Transa geçmiş bir halde Arapça dua eden, bazı cümleleri ardı ardına tekrarlayan sakallı erkekler, genç ve yaşlı kadınlar… Yüzlerde henüz anlamını tam olarak kavrayamadığı ama endişeyi andıran ifadeler… Bütün bu insanlar da onun gibi bir dilek dilemek için mi çıkmışlardı bu yolculuğa? Halbuki Safiya diğer herkesten çok farklıydı. 13 santim yüksekliğindeki sivri topuklu ayakkabıları, “rock’n roll” yazan tişörtü, kıpkırmızı rujuyla bu insanlarla aynı amaç uğruna bir yolculuğa çıkmış olabilir miydi? Yolculuklarının ortasında Türkiye’ye vardılar ve Safiya bir otel odasında kendisini ifade ettiğini düşündüğü tüm giysilerinden arındı. 
İhram denen yüzü, elleri ve ayakları dışında tüm bedenini bir kefen gibi saran bembeyaz giysilerin içinde kendini tanıyamadı… 

Bir dönüşüm öyküsü
Safiya Hussain ilk kitabı Bir Dilek Dile Gerçek Olsun’da genç bir yazar için son derece zor olan bir işin altından başarıyla kalkıyor. Paulo Coelho’nun Hac romanı, Elizabeth Gilbert’in, filmiyle gişe rekorları kıran Ye, Dua Et, Sev romanındaki gibi fiziksel bir yolculukla başlayıp kalbe uzanan bir yolculuğu kaleme alıyor. Üstelik bu yolculuğu tarafsız bir dille anlatıyor. Bu kitap kimseye, mutluluğun formülünü anlatmıyor. Sadece mutluluğun yaşam boyunca hepimizin önüne defalarca geldiğini, kimsenin bu fırsattan mahrum edilmediğini ve bu fırsatları nasıl görebileceğimizi anlatıyor…

Bir Dilek Dile Gerçek Olsun, sahte mucize formülleri vermiyor. Sadeliğin içindeki muhteşem görkemi, hayatın içindeki küçük mucizeleri nasıl görebileceğimizi anlatıyor. Safiya Hussain’in kaleminden Bir Dilek Dile Gerçek Olsun Sayfa6 Yayınları’ndan çıktı. 


İlk Bakış: Süperstar

0
0
Sıradan birinin aniden şöhret oluşuna Truman Show tadında bir bakış atan Fransız işi Süperstar, 5 Temmuz’da gösterime giriyor... 

Bir sabah uyandığınızda aniden ünlü olduğunuzu fark ederseniz ne yaparsınız? sorusuna cevap veren filmde, Martin işe gitmek üzere metroya bindiğinde bir tuhaflık hisseder. Etraftaki insanlar sürekli ona bakmaktadır. İnsanlar imza ister, fotoğrafını çeker ve takip ederler. Hiçbir özel durumu olmayan Martin nedensiz ve anlamsız bir biçimde aniden ünlü olmuştur. Televizyon kanalları programlarına davet etmek için sıraya girerken Martin, sürekli genişleyen medya girdabında kapana kısılmıştır. Nedenini bulmaya çalıştıkça, olayları sorguladıkça şöhreti daha da artar. Fakat bu sebepsiz ve ani şöhret Martin’in hayatını altüst edecektir.

Serge Joncour’un “L'Idole” adlı romanına dayanan filmin yönetmeni, “Şantör” ile hatırladığımız Xavier Giannoli... Kad Merad, Cécile De France, Alberto Sorbelli ve Pierre Diot’un başını çektiği oyuncu kadrosuyla Giannoli beşinci uzun metrajında Venedik’te sükse yapmış, birde adaylık kapmıştı... Geçtiğimiz Ağustos’ta Fransa ve Belçika’da vizyona giren film, beklenen ilgiyi göremeyen örneklerden biri olarak dört kopyayla gösterimde olacak... Andy Warhol’un meşhur sözüne dayanan konusuyla, ilgi çekici... Fragmanı da aynı merakı uyandırınca, sıradan bir adamın nasıl ünlü olduğunu anlamak için bekliyoruz...



İlk Bakış: Modus Anomali / Cinnet

0
0
2012’nin en iyi korku gerilimi olarak dünya basınının gözdesi olan Endonezya yapımı “Modus Anomali”, “Cinnet” adıyla 5 Temmuz’da vizyona giriyor...

Eleştirmenlerce yıldız yağmuruna tutulan ve bir kez izlemenin yetmediğine vurgu yapılan filmin yaratıcısı da eski bir film eleştirmeni... Film eleştirmenliğinden yönetmenliğe, 2005’te “Janji Joni” ile geçiş yapan Joko Anwar, senarist olarak imza attığı 2003 yapımı “The Gathering” ile övgülere boğulmuştu. 2007’de “Dead Time: Kala” ile giriştiği kara film denemesi bolca festival gezip, Sight & Sound dergisince yılın en iyilerinden biri ilan edilmişti. Ticari başarı konusunda zirve yaptığı 2009 yapımı “Pintu Terlarang” ise halen en iyi filmi olarak kabul edilmekte... 2010 yılında hükümetin pornografi karşıtı kanununu protesto etmek amacı ile film çekmeye ara verip “Onrop” adlı bir müzikal oyun sahneleyen ve yine başarı kazanan Anwar, yeniden sinemaya dönmüş ve “Gerçek her zaman görünen değildir” düsturuyla beklentilerin üzerine çıkmış durumda... Rio Dewanto, Hannah Al Rashid, Izzati Amara Isman, Aridh Tritama, Surya Saputra, Marsha Timothy, Sadha Triyudha ve Jose Gamo’dan oluşan oyuncu kadrosundan kimseyi tanımıyoruz elbette ama, konunun en azından sinopsis bazında tanıdık olduğunu söylemek mümkün...

Genç adam, karısı ve iki çocuğuyla ormanın içinde tatil yaparken davetsiz bir misafir herşeyi altüst eder. Tam olarak daha neler olduğunu anlayamadan kayıp bir zaman yaşar ve bu sürecin sonunda kendine geldiğinde ailesi yanında değildir. Akabinde kan akmaya ve cesetler ortaya çıkmaya başlar. Bu garip gidişatın bir parçası haline gelen aynı ormanda tatile gelmiş olan bir başka aile ile karşılaşır…

Korku filmlerinin her zamanki ev sahibi ormanda farklı bir gerilim sunan “Cinnet”, başarısını çoktan kanıtlamış durumda... Fragmanı da tüm bunları doğrular nitelikte... Anwar yine gönülleri fethetmiş belli ki, izlemek için sabırsızlanıyor sizi de bekliyoruz...



İlk Bakış: The Lone Ranger / Maskeli Süvari

0
0
Karayip Korsanları serisinin yaratıcılarının yeni macerası “The Lone Ranger”, “Maskeli Süvari” adıyla 5 Temmuz’da vizyona giriyor... Disney destekli Bruckheimer yapımı, aksiyon ve mizah dolu bir macera sunmak üzere geliyor...

Filmde, ünlü maskeli bir kahraman, yeni bir bakış açısıyla hayata döndürülüyor. Amerikan yerlisi, savaşçı Tonto (Johnny Depp), hukuk adamı John Reid’in (Armie Hammer) bir adalet efsanesine dönüşmesine dair anlatılmamış hikayeleri anlatıyor. Film, seyirciyi, epik sürprizler ve birbirine hiç benzemeyen bu iki kahramanın açgözlülük ve yozlaşmaya karşı birlikte savaşmak için işbirliği yapmayı öğrenirken ortaya çıkan komik sürtüşmeleriyle dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Amerikan yerlisi, savaşçı Tonto ve hukuk adamı John Reid, kaderin bir araya getirdiği ve açgözlülük ve yozlaşmaya karşı birlikte savaşmak zorunda olan zıt karakterler.

Yönetmen koltuğunda Gore Verbinski’nin oturduğu filmde Depp ve Hammer’a Tom Wilkinson, William Fichtner, Barry Pepper, James Badge Dale, Ruth Wilson ve Helena Bonham Carter eşlik ediyor. Bu yazın popcorn bombası olarak bolca kopya ile kızılderili kahramanımız salonları işgal edecek... Yönetmeninden oyuncusuna iyi bir künyeye sahip film, Disney ortaklığı dolayısıyla herkese hitap eden hafif bir eğlencelik... Fragmandan görüldüğü kadarıyla bolca tribüne oynayan, belli bir düzeyi tutturabilen bir izle unut filmi var karşımızda... Çok birşey düşünmeden izleyip eğlenmek isteyenler için ideal...




Doğa 'İsyanım Budur' Dedi

0
0
Güçlü sesi ve yorumu ile dikkat çeken Doğa, yepyeni albümü #isyanımbudur ve tazelediği imajı ile karşımızda!

Hafızalara kazınan şarkılar bu kez Doğa’nın yorumuyla dinleyicilerle buluşuyor. Nazan Öncel’in unutulmaz şarkısı “Bana Özel”, Mirkelam’ın duygusal hitlerinden “Ararım” ve yıllar öncesinden tanıdığımız Selda, Bergen ve Nurperi tarafından seslendirilmiş şarkıları yeni düzenlemeleriyle bu albümde dinliyoruz.


“İsyanım Budur” albümünün ilk video klip çalışması daha önce; Bülent Ersoy, Ferdi Özbeğen ve Coşkun Sabah tarafından yorumlanan ‘İşte Bu Bizim Hikayemiz’ isimli şarkıya geldi.

Sözü, Ülkü Aker’e, müziği, Coşkun Sabah’a ait olan şarkının video klibi, Bedran Güzel yönetmenliğinde, Veli Kuzlu görüntü yönetmenliğinde iki günde iki farklı mekan ve konsept ile çekildi.

Arşivlik bir albüm niteliğinde olan ‘İsyanım Budur’ albümü DMC etiketiyle raflardaki yerini aldı.

İşte yazın enerjisini taşıyan Doğa klibi;


Web sayfası: dogaustundag.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Dizi Ajandası : 8 / 14 Temmuz

0
0
Dört sezon finali ve iki yeni dizi ve bir yeni sezon açılışıyla kış sobahar sezonunu aratmayan haftanın öne çıkanları “Defiance”ın sezon finali, “The Bridge”in Amerikan uyarlamasının ve ikinci sezon onayını şimdiden alan “Orange is Black”in sezon açılışı... Haftanın olayı ise “The Newsroom”un ikinci sezonuna başlayacak olması...


Pazartesi:
Defiance  1x12  Everything is Broken  [Sezon Finali]
King & Maxwell  1x5  Loved Ones
Longmire  2x7  Sound and Fury
Luther  3x2
Major Crimes  2x5  D.O.A.
Mistresses (US)  1x6  Payback
Switched at Birth  2x15  Ecce Mono
Teen Wolf  3x6  Motel California
The Fosters  1x6  Saturday
The Glades  4x7  Gypsies, Tramps and Thieves
Under The Dome  1x3  Manhunt
Warehouse 13  4x20  The Truth Hurts  [Sezon Finali]


Salı:
Love And Marriage  1x6  The Empty Nest
Perception  2x3  Blindness
Pretty Little Liars  4x5  Gamma Zeta Die!
Rizzoli & Isles  4x3  Killer in High Heels
Saving Hope  2x3  Why Waste Time
Twisted  1x5  The Fest and the Furious
  

Çarşamba:
Baby Daddy  2x7  On The Lamb-y
Family Tools  1x10  Terry by Design  [Dizi Finali]
Franklin And Bash  3x5  Good Lovin'
Futurama  7x18  The Inhuman Torch
Hot In Cleveland  4x15  The Proposal
Melissa & Joey  3x7  The Unkindest Cut
Necessary Roughness  3x4  Snap Out of It
Royal Pains  5x4  Pregnant Paws
The Bridge (US)  1x1  Pilot  [Yeni Dizi]
The Exes  3x3  Trading Places
The Listener  4x6  Witness for the Prosecution


Perşembe:
Anger Management  2x27  Charlie Dates a Serial Killer's Sister
Burn Notice  7x5  Exit Plan
Graceland  1x5  O-Mouth
Orange Is The New Black  1x1  Pilot  [Yeni Dizi]
Rookie Blue  4x4  The Kids Are Not Alright
Sullivan & Son  2x4  Winning is Everything
Wilfred  3x5  Shame


Cuma:
Cult  1x12  1x13  1987 / Executive Producer Steven Rae  [Dizi Finali]
Magic City  2x4  Crossroads 



Pazar:
Continuum  2x10  Second Hand
Copper  2x4  I Defy Thee to Forget
Crossing Lines  1x5  Special Ops - Part 1
Devious Maids  1x4  Making Your Bed
Dexter  8x3  What's Eating Dexter Morgan?
Drop Dead Diva  5x4  Cheaters
Falling Skies  3x7  The Pickett Line
Ray Donovan  1x3  Twerk
Skins (UK)  7x3  Skins Rise (1)
The Killing  3x8  Try
The Newsroom  2x1  First Thing We Do, Let's Kill All the  [Yeni Sezon]
The White Queen  1x5
True Blood  6x5  Fuck the Pain Away


Vizyona Giren Filmler : 5 Temmuz

0
0
Altı filmi ağırladığımız vizyon, uzun zaman sonra tamamı iyi filmlerden oluşuyor.... Haftanın en çok öne çıkanı eğlence ihtiyacını karşılayan “Maskeli Süvari” olurken, “Acil Arama” ve özellikle “Cinnet” gerilim ihtiyacı için birebir... “New York’ta İki Gün” ve “Sadece Tantı Affeder” hatanın gönül çelenleriyken, internetle değişen meşhurluk kavramına değinen “Süperstar” farklı okumalara açık... 


Yönetmen: Gore Verbinski
Oyuncular: Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Armie Hammer, William Fichtner
Ben bu sıcaklarda pas geçmeyi tercih edenlerdenim... Eğlencelik bir Disney işi, nabza şerbet bir prodüksiyon ve herkes izlesin diye yapılan manevralar... Eğlenceli western lazımsa, buna gelene kadar “Rango” var, “The Good, The Bad, The Weird” var... Hesaplanan eğlencenin karşılık bulduğu konusunda herkes hemfikir... Sinema sizin için salt eğlence demekse koşun...


Yönetmen: Brad Anderson
Oyuncular: Halle Berry, Abigail Breslin, Morris Chestnut, Michael Eklund
Tv’ye de çalışırım, dizi de yönetirim derken savrulan Anderson, “Transsiberian” ile yakaladığı iyi gerilimi yeniden tutturmuş... Saçmasapan “Vanishing on 7th Street”ten sonra yönetmenliği hatırlamış desem yeridir... Haftanın en iyilerinden biri olarak öneririm...


Yönetmen: Julie Delpy
Oyuncular: Julie Delpy, Chris Rock, Albert Delpy, Alexia Landeau
Linklater’ın gün serisinin akrabası, yeni bir seri oldu... Delpy, şaşırtıcı şekilde iyi film yaparak serinin hayranlarını memnun ediyor... O hayranlar, korsan piyasada çoktan hüpletmiştir ama geri kalanlar için iyi bir tanışma fırsatı olarak haftanın ıskalanmaması gerekenlerinden biri...


Yönetmen: Nicolas Winding Refn
Oyuncular: Ryan Gosling, Kristin Scott Thomas, Vithaya Pansringarm, Rhatha Phongam
Kuşkusuz haftanın en gönül çelen filmi... Dünya vizyonundan önce izleyecek olmamızda cabası... Haftalardır iki sene sonra gösterime girenlerden şikayet ederken, Calinos Films’e ne kadar teşekkür etsek az kalır... Refn ve Gosling ikilisinin şaşırtacağını sanmıyoruz...


Yönetmen: Joko Anwar
Oyuncular: Rio Dewanto, Hannah Al Rashid, Aridh Tritama, Izzi Isman, Sadha Triyudha
Gerilim sinemasının yaratıcı Endonezyalısı Anwar, yükselişini her filmle sürdürüyor... Anormal filmlere imza atarak hepimizi zorluyor... Anlatması zor, ne desek süprizi bozulur... Kana karşı mesafeniz yoksa izleyin, Anwar’ı ilk kez duyduysanız filmografisine de dalın bir an önce... Benim açımdan dört başı mamur bir gerilimi nihayet önermek ayrı keyif bu arada...


Yönetmen: Xavier Giannoli
Oyuncular: Kad Merad, Cecile De France, Alberto Sorbelli, Pierre Diot
Sıradan bir adamın ünlü olmasının anlatılması, özellikle günümüz teknoloji çağında en kötü haliyle bile farklı okumalara çok açık... Bu farklı bakışa ve okumalara ihtiyaç duyanlardansanız dört kopyaya mahkum olmanın etkisiyle gözden kaçırmamanızda fayda var...


Yazın En Komik Kitabı: Fenerbahçe Kocamın Yakasını Bırak

0
0
Türkiye’de hayatın bir kısmı futbola göre şekilleniyor, malum. Derbi maçları, takımların transfer görüşmeleri, alınan cezalar uzak yakın herkesi ilgilendiriyor ama özellikle de erkekleri. Peki ya kadınlar ne oluyor bu durumda? Cevap veriyoruz: Çoğu zaman bir hiç! Bir derbi maçının önünden isterseniz en şık halinizle geçin, fark etmez. Size bakılmadığı gibi çoğu zaman “Dolaşacak başka bir yer yok mu?” şeklinde canhıraş bağırışlarla da karşılaşabilirsiniz. 

“Bizim ev maç günleri okyanusta fırtınaya yakalanmış bir tekne gibi” diyor gazeteci Yasemin Candemir. Bu yazın ellerden düşmeyecek kitabı Fenerbahçe Kocamın Yakasını Bırak’ta da sadece bunu, yani Fenerbahçe’ye adanmış bir hayatı, aileyi anlatıyor. Her gün evini temizlerken, yemek yaparken çekirdek ailesi için değil, Aziz Yıldırım dahil tüm Fenerbahçeliler için de çalışıyor. “Evimin başköşesindeler genellikle; ne yapsam kurtulamam, alıştım böyle yaşamaya” diyor.

Candemir, Denizler Kitabevi’nden çıkan ve daha çıkmadan yüzlerce sipariş alan kitapta sadece eşini değil, Fenerbahçe aşkı ile yaşayan diğer fanatik arkadaşlarını, fanatik kadınları da anlatıyor. En çok etkilendikleri, yara aldıkları döneme; Fenerbahçe’nin ceza aldığı, Aziz Yıldırım’ın cezaevinde kaldığı zamanlara da geniş yer veriyor. Fenerbahçe ile yaşadıkları hayatı, aksiyonu bol polisiye bir filme benzetiyor. 

Mizahi bir dille kaleme alınan kitap, fanatizmin ailelere yaptığını görmek açısından önemli. Editörlüğünü Işıl Ateş’in yaptığı kitaptaki tüm fotoğraflar ünlü basın fotoğrafçısı Çağrı Kılıçcı’ya, kapak çizimleri ise illüstratör Naci Koç’a ait. 

Kitaptan kısa kısa
Evdeki Olağan Haller
Açıkçası bu kitap benden çok sevgili kocam Ergun’u ve onun kendisi gibi fanatik arkadaşları Güçlü Özgan ve Çağrı Kılıçcı’yı anlatıyor. Kendimi de yazdım arada ama “Gerçekleri bu kadar ortaya dökmese miydim acaba?” dediğim anlar olmadı değil. Çünkü burada kocasının emrinde, Fenerbahçe’nin köleliğinde, ezik büzük bir kadın bulacaksınız. Herkes kendini kraliçe gibi göstermeye çalışır ya, benim bırakın kraliçeliği evde en ufak bir otoritem bile yok. Ama itiraf edeyim yaşadıklarımız komik. Gerçeklerin büyük bir kısmı da trajikomik değil mi zaten? 

Ev Hapsinde Bir Hayat
Yıldırım cezaevindeyken biz de ev hapsindeydik. “Lütfen canım, oğlanı anneme bıraksak da biz de şöyle bir gezip dolaşsak” diyecek olsam, Ergun’un kocaman açılmış, şaşırmış bakan gözlerini bulurdum karşımda. “Aziz Yıldırım içerideyken nasıl eğleneceğiz? Adam ne çileler çekiyor, biliyor musun sen? Hiçbir şey dağıtmaz benim kafamı. Ne halde olduğumu anlamıyor musun, duymamış olayım…” derdi. 

Bizim evin başköşesinde bazen Aziz Yıldırım oturuyor. Zaman zaman Ali Koç, Alex de Souza ve Emre Belözoğlu’nu ağırladığım da oldu.

Aziz Bey cezaevinde hastalandığında benim kocam yüksek tansiyon hastası oldu.

Fenerbahçe’nin her maç kaybedişinde biz de ailecek kaybedenler kulübüne yazıldık.

Alex de Souza ülkesi Brezilya’ya dönerken havalimanında ağlaşanlardan biri de benim kocamdı.

Cem Yılmaz, “Fenerbahçeliysen hayata 1-0 önde başlarsın arkadaşım” diyor ya, ben hep 1-0 yenik durumdayım. Bu yüzden savaşmayı çoktan bıraktım. Hayatımın özeti de işte bu!


Yasemin Candemir kimdir?

Gazeteci, anne, Fenerbahçeli eşi, aşçı, tamirci, evinde iki erkek, bir köpeğe bakan, hala sihirli şeylere inanan biri...

Kitap Adı: Fenerbahçe Kocamın Yakasını Bırak!

Yazar Adı: Yasemin Candemir

Yayınevi: Denizler Kitabevi

Dizi Adı: Popüler Kitaplar Serisi - 01

Editör: Işıl Ateş

Grafik: Meriç Köstem

Sayfa Sayısı: 112

Ebat:14 x 20 cm.

Basım Yeri-Yılı: İstanbul - 2013

Isbn/Barkod:978-9944-264-45-7 / 9789944264457

Türü: Anlatı, mizah

Fiyatı: 11.00 TL


İlk Bakış: La Vallee Des Larmes / Vadimdeki Gözyaşları

0
0
Geçtiğimiz yılın festival gözdelerinden “La Vallee Des Larmes”, “Vadimdeki Gözyaşları” adıyla 12 Temmuz’da vizyona giriyor. Gezdiği festivallerde övgüyle karşılanan film, bir yazarın kendisini Lübnan’daki gizemi çözme macerasında bulmasını anlatıyor...

İlk uzun metrajı “De ma fenêtre, sans maison...” ile 2006’da iyi bir çıkış yapan Beyrut doğumlu belgeselci Maryanne Zehil ikinci kurmacasında... Nathalie Coupal, Joseph Antaki, Nathalie Mallette ile Sophie Cadieux’un başını çektiği oyuncu kadrosuyla Zehil, yine ülkesine bir bakış atıyor. 

Yayıncı olan Marie, Lübnan’da mülteci kampında büyümüş Filistinli Ali hakkında bir belge alır. Kimin yazdığını merak eden Marie, Lübnanlı Joseph’den yardım ister. Farklı geçmişlerden gelen bu iki insan arasında garip bir ilişki doğar. Daha sonra Joseph birden kaybolur ve Marie geçmişe doğru bir yolculuğa çıkar. Bütün sırların çözümü küçük bir Lübnan kasabasındadır.

Orta Doğu kültürü üzerine uzun yıllardır çalışmalar yapan Zehil’in bakışı elbette kurmaca da olsa gerçeklerden besleniyor... Mülteci kamplarının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, duyduğu derin üzüntü ve öfke duygusu ile filme giriştiğini sık sık vurguluyor Zehil... Lübnanlı hristiyanlara dair öykü, önemli bir ismin tarihe bakışı ve düştüğü not... Gösterildiği festivallerde aldığı övgülere, fragmanı da ekleyince izlememek için hiçbir sebep görünmüyor... Haftanın izlenmesi gereken filmlerinden bir olarak bolca kopyayla gösterime girmesini merakla bekliyoruz...



Salman Rushdie’nin Utancı!

0
0
Salman Rushdie, Utanç’ı Geceyarısı Çocukları’ndan hemen sonra kaleme aldı. Bu iki görkemli roman daha şimdiden XX. yüzyıl klasikleri arasında sayılıyor. 

Utanç için “politik roman” diyebiliriz: İktidar çılgınlığına kapılmış politikacılar, olgunlaşmamış gördükleri toplumun vasiliğine kendilerini atayan hırslı, “dini bütün” generaller, elbirliğiyle demokrasisi delik deşik edilmiş bir ülke... Müthiş bir ironi ve hüzünle anlatıyor Rushdie bu ülkeyi! Politik romanların sıklıkla başvurduğu basmakalıp çözümlere rağbet etmeyen, zengin karakterlerle dolu bir alegori yaratarak başarıyor bunu.

Biri Ziya-ül Hak’a, ikisi baba kız Butto’lara “hem benzeyen hem de benzemeyen” karakterlerin önemli roller üstlendiği bu olağanüstü roman, yine “benzeyen ama tam da Pakistan denemeyecek” bir ülkenin tarihini, utanç duygusunun prizmasından anlatmaya girişiyor. Ayıbı, rezaleti, skandalları da içeren bir anlam zenginliği taşıyan bu utanç özellikle iki karakterde somutlanıyor: “Utanmazlığın” kişileşmiş hali, şişko doktor Ömer Hayyam Şakil ile başka insanların hissetmedikleri bütün utancı kendinde toplayan karısı Safiye Zeynep...

SALMAN RUSHDIE, on roman, bir kısa öykü derlemesi ve dört edebiyat dışı yapıtın yazarı ve Mirrorwork adındaki çağdaş Hint edebiyatı antolojisinin iki editöründen biridir. Yazarın Geceyarısı Çocukları adlı romanı 1981’de Booker Ödülü’nü, 1993’te Booker of Bookers ve 2008’de Best of the Booker ödüllerini aldı. The Moor’s Last Sigh (Magriplinin Son İç Çekişi), 1995’te Whitbread Ödülü’nü ve 1996’da Avrupa Birliği Aristeion Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Salman Rushdie, edebiyata yaptığı katkılardan dolayı 2007 yılında “Şövalye” unvanıyla ödüllendirildi. Ayrıca, İngiltere Kraliyet Edebiyat Derneği üyesidir ve Fransa Kültür Bakanlığı tarafından verilen Commandeur des Arts et des Lettres unvanına da sahiptir.

UTANÇ
Yazar: Salman Rushdie
Çeviren: Aslı Biçen 
Tür: Roman 
Sayfa sayısı: 355 Sayfa
Fiyatı: 25 TL
Yayın tarihi: 02 Temmuz 2013

İlk Bakış: Escape From Planet Earth / Kahraman Uzaylılar

0
0
“Dünyanın en büyük sırrı açığa çıkıyor” sloganını kullanarak meraklılarını sinemaya davet eden “Escape From Planet Earth”,  “Kahraman Uzaylılar” adıyla 12 Temmuz’da vizyona giriyor...

Dünyadan çok uzak olan Baab gezegeninde yaşayan astronot Scorch Supernova, ulusal bir kahramandır ve gezegenin en yetenekli astronotu olarak nam salmıştır. Pek çok kurtarma operasyonunu başarıyla tamamlamış olan Scorch, müthiş yeteneklerini teknoloji ustası erkek kardeşi Gary ile birleştirince onların karşısında hiçbir güç duramaz. BASA'nın yöneticisi ve kardeşlerin patronu olan Lena, tehlikeli bir gezegenden aldıkları bir çağrı neticesinde en başarılı olan iki ismi göreve gönderir. Scorch ve Gary için yeni ve heyecan verici bir görev başlamış olur. Görev sırasında Scorch'un Area 51 isimli bir bölgede tuzağa düşmesi işleri karıştırır. Acımasız düşmanları General Shanker tarafından kurulan bu tuzak Gary ve Scorch’u sonsuz bir maceranın içine atar… Gary, gezegenine ve ailesine veda ederek kardeşini kurtarmak için yola çıkar.

Senaryosunu Bob Barlen’in yazdığı filmin yönetmeni Cal Brunker, ilk büyük deneyiminde... “Horton”, “9”, “Despicable Me” ve “Ice Age”in sanat departmanlarında pişen Bunker, 2009’da “Ninjamaica” ile yönetmenliğe adım atmış ama filmi sadece tv ile sınırlı kalmıştı... Bu kez gişeye iş yapan Bunker, Şubat ayından bu yana 19 ülkede gösterime giren filmiyle genel geçer notu almış durumda... Orijinal seslendirmesinde; Jessica Alba, Sarah Jessica Parker, geçtiğimiz günlerde vefat eden kıymetli oyuncu James Gandolfini gibi isimlerin yer aldığı film, heyecan vaadetmenin yanında, gerçek bir aile komedisi ibaresiyle izleyicilere sesleniyor... 3D’nin getirdiği slogan ise gerçek maceranın içine çekileceğimiz yönünde... Filmin aldığı yorumların genel sonucu, yaratılan konseptin beğenildiği en büyük eksiğininse çok çocuk işi kaldığı... Fragman klişe kokuyor ama gayet eğlenceli gibi görünüyor... İyi vakit geçirmek için bekliyoruz...




Yeni Şarkı: Regina Spektor "You've Got Time"

0
0
Geçtiğimiz yıl yayınladığı "What We Saw from the Cheap Seats"in başarısının keyfini süren Regina Spektor, peşpeşe yayınadığı yapımlarla dizi severlerin favori platformu haline gelen Netflix'in perşembe akşamı ekran macerasına başlayacak yeni dizisi "Orange Is The New Black" için şarkı kaydetti... Şimdiden ikinci sezon onayını alan ve merakla beklenen dizinin şarkısı, dijital platformlarda satışa çıktı...



Yeniden Çevrim Oldboy’dan İlk Fragman

0
0
Hollywood’un yıllardır uğraştığı en meşhur yeniden çevrim “Oldboy”un ilk fragmanı sonunda görücüye çıktı...

Chan-wook Park’ın 2003 yapımı başyapıtının Amerikan versiyonunda, “The Cell”den bu yana başını yeniden çevrim ve uyarlamalardan kaldıramayan Mark Protosevich’in senaryosu orjinal mangaya dayanıyor... Yönetmen koltuğunda Spike Lee’nin oturduğu filmin kadrosunda da Josh Brolin, Samuel L. Jackson, Elizabeth Olsen, Sharlto Copley, Lance Reddick, Michael Imperioli ve James Ransone yer alıyorlar... Amerika’nın geçirdiği değişimin hemen gözümüze sokulduğu fragman yinede iştah açıyor... İzlemek için beklememiz gereken tarih 25 Ekim...



Bu Yaz Güneş, Kumsal ve Özay Bakır!

0
0
Yaz deyince insanın aklına ilk olarak güneş, kumsal ve eğlence geliyor. Nasıl bunlar olmadan geçecek bir yaz tatili düşünülemiyorsa, müziksiz bir yaz da düşünülemez. Üstelik öyle herhangi, sıradan bir şeyler değil; her yaz yeni, enerjik, orijinal şeyler istiyor insan.

Bu sene hangi şarkılar bu yazı hatırlatacak sorunumuz olmayacak, Özay Bakır bu sorunu çözen albümünü Sony Music etiketi ile piyasaya sundu. Henüz ilk single’ı Kalp’i çıkaran Özay Bakır, enerjik ve yeni tarzıyla anında dikkatleri çekiyor.

Bu arada Kalp’in klibi de en az şarkı kadar orijinal ve dinamik olmuş. Bu kadar titiz bir çalışmada katkısı olan herkesi tebrik etmek gerek. Türk müzik dünyasının böyle özel ve farklı işlere ihtiyacı var.

Bu sıradışı klibi izlemek için hemen aşağıdaki play butonuna tıklayabilirsiniz!


Bir bumads advertorial içeriğidir.


İlk Bakış: Therese Desqueyroux / Bir Kadının Gözyaşı

0
0
Nisan 2012´de hayatını kaybeden, Fransız Yeni Dalgası’nın büyük yönetmeni Claude Miller’ın son filmi “Therese Desqueyroux”, “Bir Kadının Gözyaşı” adıyla 12 Temmuz’da vizyona giriyor...

1976 yapımı ilk uzun metrajı “La meilleure façon de marcher” ile başlayan filmografisi boyunca 16 kurmaca, 3 dökümanter ve 2 kısa filme imza atan Miller, 1993’te “L'accompagnatrice” ile İstanbul Film Festivalini de fethetmiş ve iki ödül almıştı... 70 yaşında kaybettiğimiz yönetmen, son filminde, geleneksel aile değerlerine sıkışıp kalmış bir kadının zorlu günlerini kadın hakları mücadelesi, özgürleşme ve cinsel serbesti kavramları üzerinden anlatıyor. 

1920´lerde Fransa´da Bordeaux yakınlarındaki Landes´da evlilikler ailelerin toprak paylaşımı üzerinden plânlanmaktadır. Thérèse Larroque da böylece Bayan Desqueyroux oluvermiştir, ama çağına göre ileri fikirleri yerel göreneklerle çelişir. Evlendiği adama göre fazla akıllı olan Thérèse, boğucu evliliğinden kurtulmak ve hayatını doya doya yaşamak için aşırı yollara sapacaktır.

Senaryosunu François Mauriac’ın romanından, Natalie Carter ile birlikte kotardığı filmde Miller başrolleri Audrey Tautou, Gilles Lellouche, Anais Demoustier ve Catherine Arditi’ye vermiş... İlk gösterimi yönetmenin vefatının ardından Cannes film festivali’nde yapılan film, övüglerle karşılanarak yılı festivallerde geçirmeye devam ediyor... İstanbul Film Festivali’nde “Edebiyattan Beyazperdeye” bölümünde yer aldıktan sonra vizyona girecek olması da, avrupa sineması tutkunları için son filmini izleyerek yönetmeni anma fırsatı... Yeri gelmişken yönetmeni sevgi ve saygıyla anıyor, henüz tanışmamış olanlar için “La petite voleuse” başta olmak üzere filmlerini tavsiye ediyoruz...



Görevimiz Diesel Reboot!

0
0
Diesel, yakın zamanda yeni bir kampanyaya, daha doğrusu bir projeye başladı. #dieselreboot projesi Diesel’in diğer işleri gibi oldukça yaratıcı ve cesur.

Projenin merkezinde tumblr var. dieselreboot.tumblr.com adresine girdiğinizde Diesel size moda ile ilgili çeşitli görevler veriyor. Bu sayede Diesel bir marka gibi değil özgürce konuşabildiğiniz bir platform gibi davranıyor ve insanların, özellikle Y kuşağının bu platformla kendini daha iyi ifade etmesini sağlıyor.

Mesela bu haftaki görev: "What makes an icon?" yani; “Bir ikonu ikon yapan nedir?” Siz soruya kendi tumblr’ınıza yüklediğiniz görsellerle cevap verebiliyor, farklı hashtag’lar kullanarak Twitter, Instagram ya da Vine üzerinden paylaşımda bulunabiliyorsunuz.

Paylaştığınız içerikler Diesel Reboot tumblr sayfasında yer alıyor. Böylece paylaşımınız milyonlara ulaşırken bakış açınız Diesel’in tumblr sayfasında boy göstermiş oluyor.

Proje, lansmanında “Hikayemi kendim yazarım.” “Yaratıcılık benim silahımdır.” gibi bizim Gezi Parkı olayları nedeniyle aslında çok da yabancı olmadığımız kavramları kullanması açısından oldukça ilginç.

Siteye bir göz atın derim. Projenin manifestosu ise burada: jeanslab.tumblr.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Viewing all 3888 articles
Browse latest View live