Quantcast
Channel: Kayıp Paylaşımlar Koleksiyoncusu
Viewing all 3888 articles
Browse latest View live

Haifa Zangana’dan, insanlık ve kadınlık halleri üzerine bir okuma: Bağdat’ı Düşlemek

0
0
Bir şahit Haifa Zangana. 1970’lerde, Saddam Hüseyin’e ve Baas rejimine karşı mücadele eden devrimci bir grubun mensubuydu. Bu yüzden mahpusluğu, işkenceyi, sürgünü yaşadı. Bu kitapta, kendi geçmişiyle birlikte sevgili vatanı Irak’ın dününü hatırlıyor, bugünü üzerine düşünüyor.

Çok katmanlı, değişik karakterde bir kitap Bağdat’ı Düşlemek. Kurgu ile kurgu dışının iç içe geçtiği, otobiyografik özellikler taşıyan ama yalnızca yazarın anıları olmakla da kalmayan, hareket noktası yerel olmasına rağmen evrensele bağlanan bir metin. İnsan zihninin neyi hatırlamak ve neyi silmek istediği, bilinç ile bilinçaltı, politik mücadele, insanlık ve kadınlık halleri üzerine düşündürücü, yer yer kışkırtıcı, yer yer zorlayıcı bir okuma.

"Tutku ve sorumluluk duygusuyla yazılmış Bağdat’ı Düşlemek kendi düşlerimi, belleğin bugüne taşıyabileceği mutluluk ve acıyı hatırlattı. Mutlaka okunmalı."  Nawal el Saadawi

"Irak’ı işgal eden ABD-emperyal aygıtının yanı sıra, onunla yatıp kalkan bir antropologlar ordusu artık Iraklı kadınlar hakkında yazma piyasasını ele geçirdi. Haifa Zangana ise Iraklı kadınlar hakkında yazmıyor. O Iraklı bir kadın." Hamid Dabashi

HAİFA ZANGANA, 1970’li yıllarda Irak’ta Saddam Hüseyin rejimine karşı politik mücadele içinde yer aldı, daha sonra özellikle Londra’daki sürgün yıllarında edebiyata yöneldi. City of Widows (Dullar Şehri), Women on a Journey (Kadınların Yolculuğu), Not One More Death (Tek Bir Ölüm Daha Yok) Zangana’nın yapıtları arasındadır. Zangana Al-Quds, The Guardian, Al-Ahram gibi süreli yayınlara da düzenli olarak katkıda bulunmaktadır.

Bağdat’ı Düşlemek / Haifa Zangana
Çeviri: Murat Erşen
Tür: Anlatı 
Sayfa sayısı: 123 Sayfa
Fiyatı: 12 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017



Umberto Eco’dan Tez Nasıl Yazılır?

0
0
Umberto Eco’nun 1977’de yayımlandığından bu yana yirmiye yakın dile çevrilmiş olan bu eseri, çiçeği burnunda tez öğrencileri, akademisyen adayları ve tez danışmanları için önemli bir rehber niteliğinde. Eco’nun İtalya’da öğrenciler için kaleme aldığı bu kitap, “iyi bir araştırma yapmak için gereken kurallar dünyanın her yerinde aynı” olduğundan Türkiye’de de başucu kitabı olmaya aday.

“Tezi bir meydan okuma gibi yaşamalısınız. Meydan okuyan sizsiniz: Başlangıçta henüz yanıtlamayı bilmediğiniz bir soruyu karşınıza alan kişi sizsinizdir. Çözümü sınırlı sayıda hamle yaparak bulmanız gerekir.”

Tez Nasıl Yazılır? kendine özgü mizahi üslubuyla metnin derli toplu ve anlaşılır şekilde kaleme alınması için nelere dikkat edilmesi gerektiğine ışık tutuyor. Ayrıca bilgi fişleriyle çalışma yöntemini aktarması ve Eco’nun kendi tezi için aldığı notları içermesiyle tarihî bir belge olma özelliğine de sahip. Ancak bunların da ötesinde, bilimsel etiğin ne olduğunu ve ne olmadığını bizlere hatırlatması açısından son derece önemli bir yapıt.    
  
“Mühim olan, yaptığımız işi keyifle yapmaktır. Eğer sizi ilgilendiren bir konu seçtiyseniz, eğer tezinize gerçekten kısa da olsa üzerinde yoğunlaşacağınız bir zaman ayırdıysanız (…) o zaman tezin, bir oyun gibi yaşamınızda yer alacağını fark edeceksiniz, bir bahis, bir hazine avı gibi bir şey olduğunu anlayacaksınız.”

UMBERTO ECO, 1932’de Milano yakınlarındaki Alessandria kasabasında doğdu. 1950’lerde İtalyan Radyo-Televizyonu RAI’nin kültür programlarını yönetti, 1959-1975 arasında Bompiani Yayınevi’nin edebiyatdışı yayınlar editörlüğünü üstlendi; La Stampa, Corriere della Sera, La Repubblica, L’Espresso gibi gazetelere makaleler yazdı. 1970’lerden bu yana Bologna Üniversitesi’nde göstergebilim dersleri veren Eco, Gülün Adı, Önceki Günün Adası ve Baudolino gibi romanlarıyla; Açık Yapıt, Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti, Beş Ahlak Yazısı, Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik, Ortaçağ’ı Düşlemek, Somonbalığıyla Yolculuk, Yanlış Okumalar, Yorum ve Aşırı Yorum, Günlük Yaşamdan Sanata gibi deneme kitaplarıyla günümüzün en saygın yazarları arasındadır. Yazar, 2016’da aramızdan ayrılmıştır.

Tez Nasıl Yazılır? / Umberto Eco
Çeviri: Betül Parlak
Sayfa sayısı: 318 Sayfa
Fiyatı: 24 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Öykünün ustası Cortázar’la yolculuk devam ediyor : Ayak İzlerinde Adımlar

0
0
Edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla çağdaşlarını olduğu kadar  sonraki nesilleri de derinden etkileyen Julio Cortázar'ın öykülerinin tamamı ilk defa Türkçede. Julio Cortázar’ın bütün öykülerinin ikinci cildi okuyucuyla buluşuyor.

“Kalemim yasaklı sözcüklere doğru dörtnala geri dönüyor, onları karalıyor, düzensizliği düzene sokuyor, onarıyor, temizliyor, ona ihtişam veriyor.”

“Pencere çerçevesinin üst kısmında bir damlacık beliriyor, onu bin sönük ışıltıya bölen gökyüzüne doğru titreşiyor, sonra büyüyor ve sendeliyor, düştü düşecek, ama düşmüyor, henüz düşmüyor. Bütün tırnaklarıyla oraya tutunuyor, düşmek istemiyor ve bir yandan göbeği büyürken dişlerini oraya geçirdiği görülüyor, o artık görkemli bir şekilde sarkan koca bir damla, derken birden, şıp ve işte düşüyor, parçalanıyor ve sonrası, hiçlik, mermerin üzerinde bir kayganlık.”

Cortázar'ın öykü külliyatının ikinci cildi Ayak İzlerinde Adımlar, Kronopların ve Meşhurların Hikâyeleri (1962), Bütün Ateşler Ateş (1966), Son Raunt  (1969),  Sekizyüzlü  (1974), Orada Dolaşan Biri (1977) kitaplarının bir araya gelmesiyle oluştu. 

Ayak İzlerinde Adımlar’daki deneysel hikâyelerin, mikro anlatıların, gerçeküstü evrenlerin hepsi, Cortázar efsanesinin birer izdüşümü.

“Cortázar esas devrimi öyküleriyle yaptı.” Mario Vargas Llosa

JULIO CORTÁZAR, 1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Perón hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981’de Fransız uyruğuna geçti, ama Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. 1950’li yıllarda yayımlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitaplarını 1963’te yayımlanan Seksek adlı romanı izledi. Bugün yazarın başyapıtı sayılan Seksek, geleneksel romanın olay örgüsünü altüst eden, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandı. Cortázar’ın öteki önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler sayılabilir. Edgar Allan Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortázar, son yıllarında kendini insan hakları davasına adadı ve UNESCO’da çalıştı. 1984’te Paris’te öldü.

AYAK İZLERİNDE ADIMLAR / BÜTÜN ÖYKÜLERİ 2
Yazar: Julio Cortázar
Çeviri: Süleyman Doğru 
Tür: Öykü  
Sayfa sayısı: 655 Sayfa
Fiyatı: 45 TL
Yayın tarihi: 19 Aralık 2017


Mayo Kitap'tan Hollanda ve Belçika’da okullarda okutulan bir klasik!

0
0
Yüz Yayınları’nın çocuk ve gençlik markası Mayo Kitap, okurları bir klasikle buluşturuyor. Jan Terlouw’un okullarda okutulan, filmiyle milyonlarca çocuğa ulaşan kitabı “Savaşın Son Kışı” raflarda.

15 yaşındaki Michiel’in macerası, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman işgali altındaki Hollanda’da geçiyor. Direnişe üye bir arkadaşı Almanlarca yakalanınca yaralı bir İngiliz pilota yardım etme görevi Michiel’e kalır ve kahramanımız kendisini yavaş yavaş direniş hareketinin içinde bulur.

Kışın acımasız soğuğunda, açlık ve kıtlık yüzünden göç eden insanlar, ihanet ve ölüm gündelik hayatın parçası olmuştur. Çocukça kahramanlık hayalleri kuran Michiel de savaşın karanlık yüzüne tanık oldukça değişecek, yetişkinliğe doğru bir adım atacaktır.

Hollanda’da bir çocuk klasiği kabul edilen Savaşın Son Kışı, 1973’da prestijli çocuk ve gençlik edebiyatı ödülü Gouden Griffel’e layık görülmüştür.

Kitap 2008’de yönetmen Martin Koolhaven tarafından aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır; film Avrupa ve ABD’de milyonlarca çocuk tarafından izlenmiştir.

Jan Terlouw, 1931’de Hollanda’da doğdu. 1971’e kadar nükleer fizik alanında çalıştı. 1971’den 1981’e kadar Hollanda parlamentosunda milletvekilliği yaptı. Başta Savaşın Son Kışı olmak üzere 24 çocuk kitabı yazdı.

Savaşın Son Kışı / Jan Terlouw
Özgün Adı: Oorlogswinter
Çeviren: Erhan Gürer
240 sayfa, Aralık 2017
ÇOCUK EDEBİYATI, ROMAN (12+ yaş)
Kapak Tasarımı ve İllüstrasyon: Burak Akbay
Etiket Fiyatı: 14 TL


Algan Sezgintüredi'nin Polisiye Serisi Yeni Kapaklarıyla Tüm Kitapçılarda!

0
0
Yeni yılın ilk güzelliklerinden biri, çevirileriyle ve 221B Dergideki yazılarıyla da tanıdığımız Algan Sezgintüredi'nin artık raflarda bulmakta zorlandığımız polisiye serisinin yeni kapaklarıyla yeni yayınevinden çıkıyor olması. April'dan birbirini tamamlayan kapaklarla çıkan seriyi ıskalamayın...

Katilin Şeyi, Katilin Meselesi, Katilin Uşağı, Katilin Şahidi ve son olarak Maktulün Şansı ile okur, Vedat ile Tefo'nun hikâyeleriyle tanışacak.

Vedat Kurdel.
Özel dedektif.
Kendi deyişiyle “manda gibi” bir adam. Vicdan hariç, zekâdan yakışıklılığa, akla gelecek her konuda vasatın taş çatlasa bir tık üstü. Kimi yerde vurdumduymaz, kimi yerde papatya kadar beyaz ve ince.
Sen, ben, o, hepimiz gibi biri kısacası.
Bir farkı, belki biraz kısmetli olması.
Kısmeti, şekilden alamadığı nasibi zekâdan almış, ufacık tefecik, Karamürsel sepeti zannedeni fena yanıltan ortağı Tevfik Dağdelen yahut adını söylemekle uğraşmak istemeyen herkesin deyişiyle Tefo.
Bir de şey var: Vedat, acemi bir yazar ve feci geveze.

İkilinin maceraları her kitapta hızını artırıyor, Algan Sezgintüredi'nin serisi polisiye edebiyatımızda ayrıcalıklı yerini koruyor. Maktulün Şansı Dünya Kitap Polisiye Edebiyat Ödülü’nde Yılın Polisiye Kitabı ödülünün sahibi olmuştu. Yazarın Süperben adlı bilimkurgu romanı da Aralık ayında okurlarla buluştu. 

Maktulün Şansı, ilginç anlatım tekniği, alaycı üslubu ve sahiciliğiyle Türkçede polisiyeye ayrı bir zevk katan, her polisiyeseverin ilgiyle okuyacağı bir eser. - Seval Şahin

Algan Sezgintüredi, bu ilk polisiye romanında iki sevimli arkadaşın heyecanlı maceralarını kahramanı Vedat’ın ağzından aktarırken mizah öğesine de yer vermiş. Ama polisiyelerin izin verdiği miktarda. “Katilin Şeyi”, daha ilk sayfalarından başlayarak merak duygusunu sürekli tutan ve temposunu düşürmeyen bir roman. - Ömer Türkeş

Çevirileriyle de tanıdığımız, Türkçeye tutkuyla bağlı Algan Sezgintüredi, ilk kitabında bize pek aşina olmayan seri katil meselesini başarıyla ele almıştı. Katilin Meselesi de, onun gibi gerilimi sağlam, kahramanları cana yakın, mizah dozajı yüksek bir polisiye. Kitabın esas hediyesi ise, ilk bölümü Pastoral Diyalektik. - Sevin Okyay
  

Voltaire'in "Babil Prensesi" Yitik Ülke'den Raflarda!

0
0
Voltaire'in “Babil Prensesi” adlı unutulmaz romanı, Hamdi Tuncer'in yetkin çevirisiyle Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. Şair, romancı, oyun yazarı, sivri dilli tartışmacı, filozof, tarihçi ve ahlâkçı Voltaire, Fransız yazarlarının en büyüklerindendir. Aydınlanma Çağı on sekizinci yüzyılda Fransız düşüncesi bütün Avrupa’yı etkilerken Voltaire de Fransız düşüncesini etkilemiştir. Tüm yapıtlarında doğayı, özgür düşünceyi, bilimi ve insanın mutluluğu için toplum yaşamında laikliği savunan Voltaire, sağlığında yayımlanan son yapıtlarından biri olan Babil Prensesi’nde de bu çizgisinden şaşmıyor. Gerçekdışı dekorlarda geçen inanılmaz olayları zevkli bir dille anlatırken okurunu aydınlatmaktan geri kalmıyor. Babil Prensesi, eski çağlarda geçen bir aşk masalı. Hükümdar babası, güzeller güzeli kızı Formozant’a yaraşır bir damat bulmak için bir yarışma düzenler. Yarışmaya yalnızca Mısır firavunu, Hint şahı ve İskitlerin kralı katılır. Ancak son anda yakışıklı bir genç çıkagelir. Bir çobandır bu genç adam. Tek boynuzlu bir atı, bir anka kuşu ve bir uşağı vardır yalnızca. Prensese deli gibi âşık olur; aşkı karşılıksız değildir... Voltaire'in “Babil Prensesi”, Edebiyat okurları için iyi bir okuma önerisi. 

Babil Prensesi, Voltaire, Çeviri: Hamdi Tuncer, Roman, Yitik Ülke Yayınları, Ocak 2018, 106 sf., 14 TL 

Deniz Karanfil’den şiir tadında öyküler : Salyangozlar, Sandalyeler, Bulutlar

0
0
Salyangozlar, Sandalyeler, Bulutlar, Deniz Karanfil’in ilk öykü kitabı… Cümlelerinin içerdiği şiiri hemen fark edeceksiniz. Karanfil’in öykü dünyası o şiirin atmosferinden, dünyamızın bir kenara itilmiş kadim masalından geliyor. Yaşamlarını ancak düşlerin yardımıyla katlanılır kılan insanların, gri toz bulutunun içinde kendi rengini arayan filizlerin öyküleri var bu kitapta…
“Nar parçalandığını öğrenmek…”

“Ve birden bulut, bir kurşun külçesi rengini ve ağırlığını aldı düşüp kaldı ahırın ortasına boğuk bir sesle. Adamcağız ahırın ortasında bulutun ve oğlunun arasında kalakaldı. Açtı ahırın kapısını boğulmamak için, ayın ışığı aralık kapıdan sokuldu içeri. Çocuk ancak görmüş geçirmiş bir adamda görülebilecek bir vakarla çıktı ahırdan. İçeriden bir urgan aldı, yerde yatan bulutun ölüsünü hayvan pisliklerini temizlemek için yapılan kanaldan sürüyüp çıkardı evin önüne...”

DENİZ KARANFİL, 1986’da doğdu. Öyküleri, şiirleri, etimoloji çalışmaları ve eleştiri yazıları çeşitli dergi ve fanzinlerde yer aldı. 2012 yılında Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü aldı, yine aynı yıl başka bir dosyasıyla Turgut Uyar Şiir Ödülleri’nde üçüncü oldu.

Salyangozlar, Sandalyeler, Bulutlar Deniz Karanfil
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 72
Fiyatı: 9,50 TL
Yayın tarihi: 9 Ocak 2018


Pulitzer ödüllü yazar Adam Johnson’un Öyküleri İlk Kez Türkçede!

0
0
Yüz Kitap şahane kitaplarına bir yenisini daha ekliyor. Pulitzer ödüllü yazar Adam Johnson’un National Book Award ödülünü kazanmış kitabı ilk kez Türkçede.

Adam Johnson’un olağanüstü öykü derlemesinin sayfalarında şairane bir anlatım ve kalp kırıklıkları var. Johnson, öyküleri ister New Orleans’ta veya Palo Alto’da ister Kore’de geçsin, aynı duyarlılık ve kavrayışla yazan bir virtüöz. Bu sayfalardan şaşırtıcı, komik, hüzünlü ve derinden sarsıcı sesler yükseliyor. 

Bu altı öyküde, Johnson sevgiyi ve kaybı, teknolojinin özel hayata nüfuzunun etkilerini ve siyasalın kişiseli nasıl biçimlendirdiğini keşfe çıkıyor. Johnson’un öyküleri harap olmuş Amerikan şehirlerinden terk edilmiş işkence odalarına, tanıdık gelen tekinsiz bir dünyada geçiyor.

Karısının hastalığı karşısında kendisini aciz hisseden ve kaçışı simülasyonlar yaratmakta bulan bir yazılımcı, yıkıcı bir kasırganın ertesinde küçük oğlunun sorumluluğu üstüne kalan genç bir baba, ailesini geride bırakıp ölmeye hazır olmayan kanser hastası bir kadın, yönettiği cezaevinde yapılan işkenceleri hâlâ inkâr eden sabık bir Doğu Alman hapishane müdürü, içindeki sapkınlığı dizginlemeye çalışan bir bilgisayar programcısı, Kuzey Kore’den kaçıp Güney’deki yeni hayatlarında bocalayan iki arkadaş. 

Johnson raydan çıkmış hayatlarını yoluna sokabilmek için güç toplamaya çalışan insanların öykülerini anlatıyor; bu satırlarda Kurt Cobain’in, totalitarizmin ezdiği hayatların, yıkılmış evlerin, kaçak babaların, kayıp organların hayaletleri dolaşıyor. 

“Adam Johnson sezgileri kuvvetli ve cesur bir yazar. Öyküleri ağır ağır okunmayı kesinlikle hak ediyor, lezzetli bir bitter çikolata gibi tadı çıkarılarak okunması gereken bir kitap.” – The New York Times

“Kendine özgü ve merak uyandıran bir ses.”– Michiko Kakutani

“Bu altı öykü zihninize yerleşecek ve sizi günlerce altüst edecek.” – The Washington Post

Adam Johnson 1967’de Güney Dakota’da doğdu. Esquire, Harper's Magazine, Tin House ve The Paris Review’da öyküleri yayımlandı. 2013’te aynı zamanda New York Times çok satanlar listesine de giren ikinci romanı Yetimlerin Efendisi'nin Oğlu (çev. Güneş Demirel, Pegasus Yay., 2014) ile Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü kazandı. George Orwell Arkadaşımdı 2015’te National Book Award’a,  2016’da Story Prize’a layık görüldü. Emporium (2002) adlı bir öykü derlemesi ve Parasites Like Us (2003) adlı bir romanı daha var. Stanford Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık dersleri veriyor ve ailesiyle San Francisco’da oturuyor.

George Orwell Arkadaşımdı / Adam Johnson
Özgün Adı: Fortune Smiles
Çeviren: Deniz Keskin
Editör: Mert Tanaydın 
Kapak Tasarımı ve İllüstrasyon: Faruk Baydar
Öykü
260 Sayfa, Ocak 2017
Etiket Fiyatı: 24 TL


Elmas Şahin’den Oğuz Atay’a saygı duruşu: Yumuşakçalar

0
0
Virginia Woolf ve Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine hazırladığı karşılaştırmalı edebiyat eseri “Zamana Vuran Dalgalar” ve Türk edebiyatının en önemli ve aykırı yazarlarından Leylâ Erbil üzerine kaleme aldığı “Leylâ Erbil Kitabı”nın yazarı Elmas Şahin'den oyunlarla dolu şaşırtıcı bir yeni roman daha. “Yumuşakçalar”, geçtiğimiz günlerde Yitik Ülke Yayınları’nca okura sunuldu. Romanın girift ve oylumlu yapısı, metnin içindeki labirentleri ve kaybolmayı seven tüm edebiyatseverler için biçilmiş kaftan. Ahmet Hamdi Tanpınar, Virginia Woolf ve Leylâ Erbil üzerine başarılı çalışmalara imza atan Elmas Şahin, yeni romanı “Yumuşakçalar”la farklı bir dil ve kurgu denemesi yapıyor. Oğuz Atay’a adanan romanın arka kapak yazısında okura şöyle sesleniliyor:

TANRI mı yazmış bu oyunu efendimiz?
Hangi oyunu?
Oyun dediniz.
Oyun mu dedim?
Evet efendimiz
Oyun
Oyun efendimiz
Ne oyunu?
TANRI'nın oyunu
Herkes oyun oynar molric
Siz oynuyor musunuz?
Bilmiyorum molric.
Oynamalı mıyım?
Olabilir efendimiz
Cevap vermediniz
Neye molric?
Bu oyunu kim yazmış?
Bilmiyorum molric
Kimin yazdığının önemi yok
Kimin oynadığının da
Onların önemi yok
Önemli olan ne efendimiz?
Oyun
Oyun mu?
Evet oyun
………


“Yumuşakçalar”, Elmas Şahin, Yitik Ülke Yayınları, Roman, 258, Ocak 2018, 23 TL 

Ahmet Tulgar’ın kaleminden : Bakmadığınız Bir Yer Kalmıştı

0
0
İster ülkelerin içinden geçtiği içsavaşlar olsun, ister bireylerin kendi içinde yaşadığı ve yaşattığı içsavaşlar, Bakmadığınız Bir Yer Kalmıştı’daki öykülerin gizli izleği. Ahmet Tulgar öykülerinde müdahale edememişliğin ya da önlemeye yetememişliğin dünyaya iradesiyle bakan insana yüklediği o ağır yükü anlatıyor.  Her zamanki titiz dili, hep eksilterek şeffaflaştıran anlatımıyla.

“İçsavaş bütün diğer savaşların da mantığının en net göründüğü yerdir. Komşunu vur. En yakınını. Belki de bu yüzden işte içsavaştan geçmiş toplumlar dünya üzerinde yapılmış bütün savaşların suçunu da üstlenmiş gibidir. Bu yüzden utanırlar içsavaş mağdurları. İşte tam da bu utanç, caddelerdeki, sokaklardaki ya da şimdi bu kafede yüzlerdeki bu utanç ifadesi, demin kaldırımda seyrettiğin o dinamizmi müstehcen hale getiriyor. Ölümcül bir müstehcenlik sergiliyor Beyrut şimdi.”

AHMET TULGAR, 1959’da İstanbul’da doğdu. Sankt Georg Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra Viyana Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi, Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu. 1984-1987 yılları arasında siyasi mahkûm olarak cezaevindeydi. 29 yıl boyunca çok sayıda gazete ve dergide çalıştı, halen çalışıyor. Çok sayıda siyasi televizyon programı yaptı, halen yapıyor. Makale ve denemelerini Şehrin Surlarındalar (1992), Tam Yakalandığımız Yerden (2004), Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar (2005), Ben Onlardan Biriyim (2007), Diller Çehreler Barış (2010), Henüz Zaman Var (2013), söyleşilerini Mahallede Herkes Kahramadır (2004) adlı kitaplarda topladı. İlk öykü kitabı Evsiz Ülke Hikâyeleri 1989’da, ikinci öykü kitabı Birbirimize 2009’da, üçüncü öykü kitabı Duygusal Anatomi 2015’te, dördüncü öykü kitabı Trajik Nüans 2016’da yayımlandı. İlk romanı Volkan’ın Romanı 2006’da, ikinci romanı Çocuklar ve Canavarları 2012’de yayımlandı.  Makaleleri Almanca, İngilizce, Fransızca olarak çeşitli yayın ve derlemelerde yer aldı. Volkan’ın Romanı, 2013’te Makedonya’da Romani i Vollkanit adıyla Arnavutça olarak yayımlandı.

Bakmadığınız Bir Yer Kalmıştı / Ahmet Tulgar
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 118 
Fiyatı: 12 TL
Yayın tarihi: 16 Ocak 2018

Doris Lessing’ten, doğadaki insana ve insanın doğasına dair öyküler... : Jack Orkney’nin Günaha Çağrılışı

0
0
İçinde çok büyük bir sır barındıran evlilik, birbirlerini sevmeyi bir adım öteye götüren iki kardeş, kedisinin getirdiği kuşlarla beslenen göçebe bir kadın, insanları büyük felaket için uyarmaya gelen dünya dışı varlıklar, insan uygarlığına özenen doğadışı yaratıklar ve babasının ölümüyle kendini bir anda kilisede bulan sosyalist Jack Orkney…

Nobel Edebiyat Ödüllü Doris Lessing, Jack Orkney’nin Günaha Çağrılışı’nda kimi zaman izlenimci bir ressam olup doğayı kimi zaman bir sosyal bilimciye dönüşüp insanlığı izliyor. Ebeveyn ve çocuk, kadın ve erkek, insan ve doğa arasındaki her türden karmaşık ilişki bu kitaptaki öykülerin ana konusunu oluşturuyor.

DORIS LESSING, 1919’da, babasının İngiliz subayı olarak İran’da görev yaptığı sırada Kirmanşah’ta doğdu. 1949’da İngiltere’ye yerleşti. Yayımlanan ilk kitabı Türkü Söylüyor Otlar, Rodezya’yı anlatıyordu. Başyapıtlarından sayılan ve en çok okunan romanı olan Altın Defter’de, yaşadığı çağla uzlaşmaya çalışan bir kadın yazarı konu aldı. Şiddetin Çocukları adlı yarı özyaşamöyküsel roman dizisi yayımlandı. Hayatta Kalma Güncesi, bir fantezi niteliğindeydi. Lessing, aralarında Evlenmeyen Adamın Hikâyesi’nin de bulunduğu birkaç öykü kitabı yayımladı. Argos’taki Kanopus Arşivleri adlı beş romanlık dizisiyle bilimkurgu türüne yöneldi. İyi Bir Komşunun Günlüğü ve Yaşlılar Yapabilselerdi adlı romanlarında, tanınmamış yazarların sorunlarını gözler önüne sermek için Jane Somers takma adını kullandı. 1985’te, Londra’daki bir grup devrimciyi anlattığı Terörist yayımlandı. Bunu bir dehşet öyküsü olan Beşinci Çocuk izledi. Özyaşamöyküsünün özellikle ilk cildi Derimin Altında büyük övgüyle karşılandı. Son romanı Yarık, 2007’de yayımlandı ve aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 2013’te Londra’da öldü.

Jack Orkney’nin Günaha Çağrılışı / Doris Lessing
Çeviri: Sinem Yazıcıoğlu 
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 446 Sayfa
Fiyatı: 32  TL
Yayın tarihi: 9 Ocak 2018


Sel Yayıncılık’tan Ocak Yenileri

0
0
Sel Yayınları 2018’i beş yeni kitapla karşılıyor. Jeanette Winterson’un cüretkâr metinleri “Sanat Başkaldırır”, Eduardo Galeano’nun çarpıcı öyküleri “Zamanın Ağızları” ve Djuna Barnes’in lirik metni “Geceyi Anlat Bana” ayın ıskalanmaması gereken kitapları. John Steinbeck’in aylak takımının hikâyesini anlattığı romanı “Yukarı Mahalle” ve Max Haiven’in ufuk açıcı çalışması “Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri” ayın diğer yeni kitapları…

Yukarı Mahalle * John Steinbeck
Birinci Dünya Savaşı ve Büyük Buhran yıllarının boğucu atmosferinde yerleşik kalıpların dışına taşanların, gelecek kaygısı taşımayan ama bugünü de sonuna kadar yaşayanların, sistemin dışında kalmakta direnenlerin, beş parasız aylak takımının hikâyesi Yukarı Mahalle.

Sıra dışı ilişkileri, tuhaf alışkanlıkları, durduk yere çıkan kavgaları, renkli karakterleri ve hatta köpekleriyle dostluğun, dayanışmanın, fedakârlığın ama illa ki neşenin kol gezdiği bu sokaklarda yoksulluk bir üzüntü, işsizlik bir yoksunluk olmaktan çıkıyor.

Küçük insanların hikâyelerinden dev yapıtlar yaratan dünya edebiyatının usta kalemi John Steinbeck’in Tatlı Perşembe ve Sardalye Sokağı’yla oluşturduğu üçleme Yukarı Mahalle’yle tamamlanıyor.
Özgün Adı: Tortilla Flat, Çağdaş Dünya Edebiyatı / Roman, Türkçesi: Püren Özgören, 192 sayfa, 16 TL

Sanat Başkaldırır / Coşku ve Cüretkârlık Üzerine * Jeanette Winterson
Sanatı satın alınabilir, izah edilebilir, katı kurallara oturtulabilir kılan toplumsal, ekonomik ve ticari dinamikler kimin umurunda? İlham perisine kulak asmayan “sanatçılarla”, erkek egemen dile hizmet eden “kalemlerle” niçin vakit kaybedelim ki?

Kaleminin dönüştürücü niteliğinden faydalanarak sanatla aramızdaki mesafeyi kısaltmayı amaçlayan Jeanette Winterson, bu kez sanatı hayatının bir parçası kılmak için çıktığı keşif yolculuğunda sanat nesnelerinin özündeki muhalif niteliği vurgulayarak önyargıların, kanonun, toplumsal cinsiyetin bu nesnelerin üzerine örttüğü kirli ve karanlık perdeyi cesurca aralıyor ve kendi kadar okurlarına da radikal bir görme biçimi geliştirmede kılavuzluk ediyor.

Vişnenin Cinsiyeti, Tek Meyve Portakal Değildir gibi çarpıcı eserleriyle geniş okur kitlesi kazanan çağdaş İngiliz edebiyatının özgün ismi Winterson’dan cüretkâr metinler… Sanat Başkaldırır ilk kez Türkçede.
Özgün Adı: Art Objects Essays on Ecstasy and Effrontery, Çağdaş Dünya Edebiyatı / Deneme, Türkçesi: Zeynep Baransel, 192 sayfa, 18 TL

Zamanın Ağızları * Eduardo Galeano
Kronikle şiiri, masalla manifestoyu birleştiren bu kısa ve son derece çarpıcı öyküler, muktedirlerin sıklıkla ve uzun süre susturduklarının sesini çoğaltmak için bir araya geliyor.

Eğer kulak verirseniz evrensel kakofoninin içinde birbirine cevap veren yankıları sezebilirsiniz: ilk ve son soluk, yaprakların hışırtısı, aşk sözcükleri, öfke haykırışları, örümceklerin serenatları, zorla sökülüp alınan itiraflar, fısıldanan sırlar ve çocukların ağzından çıkan hakikatler.
Zamanın Ağızları etten kemikten ve sesinden yoksun bırakılmış bir dünyanın sessizliklerini parçalıyor...

“Muhammed Eşref okula gitmiyor.
O, güneşin doğuşundan ay görününceye kadar çalışıyor;
Pakistan’ın Umar Kot köyünden dünya stadyumlarına doğru yuvarlanan futbol toplarını kesiyor, kırpıyor, deliyor, biçip dikiyor. Muhammed on bir yaşında, beş yıldır bu işi yapıyor. Eğer okumayı bilseydi, İngilizce okuyabilseydi, elinden çıkan her işe kendisinin yapıştırdığı şu uyarıyı okuyabilecekti:
“Bu top çocuklar tarafından üretilmemiştir.”
Özgün Adı: Bocas del Tiempo, Çağdaş Dünya Edebiyatı / Deneme, Türkçesi: Bülent Kale, 363 sayfa, 30 TL

Geceyi Anlat Bana * Djuna Barnes
Geceyi Anlat Bana, okuru kendine has rayihasıyla sarhoş eder, ıstırabın derinlerinden bir inci çıkarır. Jeanette Winterson’ın “içinde bir incinin eridiği kadehten şarap içmek gibi” sözleriyle nitelediği okuma eylemi bir esrimeye dönüşür. Düşkünlerin, fahişelerin, müptelaların, hayal ve gerçek arasında salınırken ruhu arafta kalıp acı çekenlerin, gecenin mahremiyetine sığınanların hikâyesini belleklere kazıyan bu lirik metin, dönemin bohem hayatının atmosferini yansıtma kabiliyetiyle tarihten sisli bir kesit sunuyor.

Döneminin şair, yazar ve eleştirmenleri tarafından modernist edebiyatın mihenk taşları arasında gösterilen Geceyi Anlat Bana, T.S. Eliot ve Winterson’ın sunuşuyla...

“Okuru büyük bir üslup başarısı, olağanüstü güzel cümleler, göz alıcı bir kişileştirme ve mizah, Elizabeth dönemi trajedilerine çok benzeyen bir dehşet ve yazgı duygusu ile karşılaşmaya hazır olmaya çağırıyorum.” T.S. Eliot
Özgün Adı: Nightwood, Çağdaş Dünya Edebiyatı / Roman, Türkçesi: Aslı Biçen, 174 sayfa, 16 TL

Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri * Max Haiven
Her şeyin özelleştirildiği, küresel iktisadi krizlerin kemer sıkma politikalarıyla çözülmeye çalışıldığı, ekolojik yıkımın önüne geçilemediği, sağcı değerlerin toplumsal hayatı şekillendirdiği günümüzde topyekûn bir saldırı altında olan yaşam hangi alternatiflerle savunulmalı?

Max Haiven, Radikal Hayalgücü ve İktidarın Krizleri’nde kamusal alanın çöküşüne, yaratıcılığın özelleştirilmesine, hayalgücünün ve alternatif ilişkilenişlerin önüne geçen sermayeye karşı radikal bir mücadele hattı kuruyor. Aralarındaki diyalektik ilişki doğrultusunda aynı anda ortaya çıkan yaratıcılık ve sermaye krizlerinin üstesinden gelmek için ortak değerleri radikal hayalgücü ekseninde hayata geçirecek bir toplumsal hareketler bütünü inşa edilmesini öneriyor. Ortak belleğe, şimdiki zamana ve potansiyele yönelmenin, umudu müşterek tahayyülün yeşertmesine izin vermenin kapitalist kuşatmayı durdurabilecek tek güzergâh olduğunu ileri sürüyor.

Kapitalist imgelem tarafından ele geçirilen “değer”, “hayalgücü”, “müşterekler” ve “yaratıcılık” gibi kavramları zihinlerimizde gerçek anlamlarına kavuşturacak ufuk açıcı bir çalışma…
Özgün Adı: Crises of Imagination, Crises of Power: Capitalism, Creativity and the Commons, DüşünSel Dizisi / Felsefe, Türkçesi: Kübra Kelebekoğlu, 296 sayfa, 26 TL

Alakarga Yayınları 2018’e Dört Yeni Kitapla Merhaba Diyor!

0
0
Alakarga Yayınları 2018’i dört yeni kitapla karşılıyor. Ayın en önemli kitabı “Nora’ya Mektuplar”. James Joyce’un karısı Nora Barnacle’ye yazdığı mektupların tamamı ilk kez türkçede… Mark Twain’in öykü seçkisi “Bir Köpeğin Hikâyesi”, Jack London başyapıtı “Vahşetin Çağrısı” ve Münir Göle’nin katmanlı romanı “Tanıdık Bir Yüz” de ayın diğer yenileri…

Bir Köpeğin Hikâyesi - Mark Twain
“Uzak dur kahrolası hayvan!” diye bağırdı. Kendimi korumak için sıçradım ama oldukça öfkeliydi, hızla kovalamaya başladı, bastonuyla vuruyordu, oradan oraya kaçarak kurtulmaya çalıştım ve sonunda sol ön bacağıma beni çığlık çığlığa bırakan şiddetli bir darbe geldi. Kısa bir süre savunmasız kalmıştım, baston yeniden kalktı ama inemedi çünkü bakıcı çılgın gibi, “Çocuk odası yanıyor!” diye haykırıyordu. Sahip hızla o tarafa koşunca, öteki kemiklerim kurtulmuş oldu.

Bir Köpeğin Hikâyesi’nde, toplumdaki insanlar ve hayvanlar tarafından oynanan rolleri yeniden düşünecek, bir köpeğin zihnine girecek ve madalyonun diğer tarafındaki yaşamı gözlemleyip hissedeceksiniz. Bazen inançları ile mecbur kaldıkları arasında sıkışanların seçimlerine tanıklık edecek ya da bir filin peşinden yollara düşeceksiniz. Mark Twain’in öykülerinden, keyifle okuyacağınız bir seçki. 
Çevirmen: Nazire Ersöz, 96 sayfa, 12 TL

Vahşetin Çağrısı - Jack London
“Buck, ileri atılmak için kendini toparlarken, tüyleri dikilmiş, ağzı köpürmüş haliyle ve delice bir parıltıyla bakan kan çanağı gözleriyle, gerçekten de kızıl gözlü bir şeytandı şimdi. İki günün ve gecenin içinde birikip taşan hırsıyla, altmış beş kiloluk gazabını doğruca adamın üzerine fırlattı.”

Yaşadığı konforlu hayattan, çalınarak uzaklaştırılan ve kızak çekmeye zorlanan Buck’un karakteri, direndiği doğal yaşama ayak uydururken kademeli olarak değişir. Zaman içinde sopanın kanununu, intikamın tadını, koşulsuz sevgiyi öğrenirken sonunda karşı koyamayacağı çağrılara kulak verir. Betimlemenin en güzel örneklerinden biri olan Vahşetin Çağrısı, yeni çevirisi ile Alakarga’da.
Çevirmen: Ecem Yücel, 138 sayfa, 15 TL

Nora’ya Mektuplar - James Joyce
“Merak ediyorum, bende bir delilik var mı diye. Yoksa aşk delilik mi? Bir an seni bir bakire ya da Madonna gibi görüyorum, sonra utanmaz, küstah, yarı çıplak ve açık saçık görüyorum! Ya sen beni nasıl düşünüyorsun? Benden iğreniyor musun?”

James Joyce, önce sevgilisi sonra karısı olan Nora Barnacle ile 1904 yılından 1924 yılına kadar aralıklarla mektuplaşır. İlk kez 1950’de ortaya çıkan mektuplar, 1957’den beri Cornell Üniversitesi’nin koleksiyonundadır. Kayıp olduğu bilinen ve bir kitabın yaprakları arasında bulunmasının ardından, 2004 yılında bir müzayedede -geçen yüzyılın bir mektup için en yüksek fiyatı olan- 240.800 İngiliz Sterlinine alıcı bulan mektubunu da okuyabileceğiniz Nora’ya Mektuplar, Joyce’un, aşk evlilik, toplumun değer yargıları, kilise, yazdıkları ve yazacakları, bir yazar olarak hayalleri, kızgınlıkları hakkında pek çok düşüncesini, duygusunu açığa vuruyor.
Çevirmen: Nilüfer İlkaya, 115 sayfa, 12 TL

Tanıdık Bir Yüz - Münir Göle
“Biliyorum, hepiniz yüzümü tanıyorsunuz. Defalarca karşınıza çıktım. Beni görünce içinizdeki teslimiyet, boyun eğme, kabullenme, karşı çıkmama, baş kaldırmama duyuları harekete geçiyor. Hem yüz hatlarım sizi ürkütüyor, hem sesimin tonu, hem heybetli cüssem. Kimi zaman sokakta bana rastladığınızda, çehrenizdeki hafif çekingen, hafif kaygılı ifadeyi görmekte zorlanmıyorum. Bir otorite figürüyüm ne de olsa. Üstelik beni tanıyorsunuz, adımı çıkartamıyorsunuz, tam olarak ne iş yaptığımı kestiremiyorsunuz, ama beni göz ısırmasından öte bir kimliğe büründürmekten kaçamıyorsunuz. İşte ben o tanıdık, ama üzerine bir türlü bir ad yapıştırılamayan adamım.”

Küçücük rollerle kolektif belleğe iyice kazınmış bir erkek ve görüntüsünün ardındaki gerçek hayatı. Tanıdık Bir Yüz, hayatın yanlış anlamaları, görünümler, yansılar ve gizler hakkında katmanlı bir roman.
210 Sayfa, 20 TL

Sahaflardan toplanan fotoğrafların hikâyesi: Sepya

0
0
“Sepya”, İlkay Yıldız’ın ilk öykü kitabı. Yitik Ülke Yayınları’nca okura ulaştırılan bu öykü kitabının ilginç bir özelliği var. Tamamı sahaflardan alınan on altı fotoğrafın benzersiz yolculuğunu okuyacaksınız “Sepya”nın narin sayfalarında. Zamanın tozunu taşıyan siyah beyaz fotoğraflar sizi bambaşka bir geçmişe, bambaşka bir yaşanmışlığa götürecek. Öykü okurları için lezzetli bir okuma önerisi bu kitap. Kitabın tanıtım yazısında okura şöyle sesleniliyor:

Her ailenin mutlaka bir zengini, bir delisi, bir dindarı, bir tövbe etmişi, bir para batıranı, bir akıl vereni, bir alkoliği, bir anarşisti, bir çok bilmişi, bir dert babası, bir sonradan görmüşü, bir okuyanı, bir sır tutanı ve bir baş belası vardır. Genellikle üniversite okuyanı anarşist, liseyi bitiremeyeni baş belası, erken evlenmişi alkolik, alkole tövbe edeni hacı, akraba evliliği yapanı zengin olur. 

Kalabalık bir aile, ada sahillerinde bekleyen bir vapur kaptanı, kalbi kırık bir mektup, yaşı geçkin bir çapkın, zorla emekli edilen bir emektar, taşranın tükettiği hayaller...

Sahaflardan toplanan 16 fotoğrafın kurmaca hikâyelerinden oluşan Sepya, sahipsiz fotoğrafların hikâyelerini geri verme denemesi. Öykü okurlarına güzel bir okuma önerisi.

Sepya, İlkay Yıldız, Yitik Ülke Yayınları, Öykü, Ocak 2018, 102 sf, 14 TL

Hep kitap’tan Edebiyatseverlere Ödüllü Bir İlk Roman : Senin Gibi Zararsız

0
0
Kültürler arası sıkışmışlık, yabancılaşma ve kendini ifade edememe üzerine çarpıcı bir roman: Senin Gibi Zararsız, 26 Ocak’ta hep kitap logosuyla raflarda! Japon-İngiliz-Çinli-Amerikan yazar Rowan Hisayo Buchanan’ın ilk romanı Senin Gibi Zararsız, Author’s Club İlk Roman Ödülü ve Betty Trask Ödülü’nü alırken, Desmond Elliott Ödülü’nün de finalisti oldu.

Kaçamak ilişkiler yaşayan Jay babasını yeni kaybetmiştir. Hiç tanımadığı annesine, babasının miras bıraktığı evin kâğıtlarını imzalatmak için Berlin’e gider. Annesi 1960’larda Japon kültürü ile Amerikan kültürü arasında sıkışıp kalan, ama ne iyi bir Japon ne de iyi bir Amerikalı olabilen Yukiko’dur.

Yukiko kocasından, onun koşulsuz sevgisinden ve sonsuz tahammülünden nefret etmiş, oğlunu hayallerinin önünde bir engel olarak görerek ailesini terk etmiştir. Yıllar sonra da Berlin’de tanınan bir ressam olmuştur. Annesini hiç tanımamış olan Jay de annesi gibi çocuğunu hayatının önünde bir engel olarak görmekte ve kadınları aşağılamaktadır. 

Berlin’de bir araya gelen anne-oğul başta iletişim kurmakta zorlanırlar. Jay, Yukiko’yla bir süre aynı evde kalınca annesinin yargılayıcı olmayan, sadece oğlunu tanımak için sorduğu sorular vasıtasıyla karısı ve çocuğuyla olan ilişkilerini gözden geçirir.

Solina Silahlı’nın İngilizce aslından dilimize çevirdiği Senin Gibi Zararsız, 26 Ocak’ta hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak.

Rowan Hisayo Buchanan, Japon-İngiliz-Çinli-Amerikan bir yazar. İlk romanı Senin Gibi Zararsız, Author’s Club İlk Roman Ödülü’nün yanı sıra Betty Trask Ödülü’nü aldı, Desmond Elliott Ödülü finalisti oldu.

Senin Gibi Zararsız / Rowan Hisayo Buchanan
Çevirmen: Solina Silahlı
Sayfa Sayısı: 352
Fiyatı: 29 TL


April’dan Ocak Ayının İlk Sürprizi: Chelsea Cain'den Tek Tekme

0
0
April Yayıncılık 2018’e dünyaca ünlü yazar Chelsea Cain'in “Tek Tekme” adlı romanınıyla başlıyor. Merakla bekliyoruz… 

Chelsea Cain, New York Times çoksatan serilerinin (Heartstick, Sweetheart, Evil At Heart, The Night Season, Kill You Twice, ve Let Me Go) ve Tek Tekme’nin (One Kick) yazarı. Romanları 30’dan fazla dilde yayınlandı. New York Times Cain’in kitaplarını “şehvetli ve sıradışı” olarak nitelendiriyor. İki romanı Stephen King’in favori 10 kitabı arasında yer aldı. NPR Heartstick kitabını şimdiye dek yazılmış en iyi yüz gerilim kitabı arasında gösterdi. 

Tek Tekme sürükleyici, sürpriz sonuyla etkileyici bir macera gerilim romanı. 

Kick Lannigan'la tanışın.

21 yaşında.

Her türlü kilidi açar.

Sizi bir ceketle öldürmenin beş ayrı yolunu bilir.

Gerektiğinde kaçar, gerektiğinde bulur.

Kick Lannigan'la tanışın.

Ona aşık olacaksınız.

Karanlık geçmişi onu yenilmez yaptı.

Keskin nişancı, bomba yapım ustası, ölüm makinesi.

Kick yaşıtlarından çok farklı.

Ne de olsa 6 yaşında kaçırıldı ve yıllar sonra bulunduğunda çok değişmişti..

Şimdi iki çocuk kayıp. Kick, onların izini sürüyor. Bu yolculukta kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacak. Karanlıktaki sırlar tek tek ifşa olacak.

Kitapları otuz dile çevrilen, New York Times çok satan listelerinin değişmez ismi Chelsea Cain'den nefes kesici bir macera, gerilimi ve enerjisi yüksek bir roman, popüler edebiyata bir tekme: Tek Tekme.

"Tek Tekme ile Chelsea Cain yürekleri paramparça ediyor. Kitabın ilk yarısında henüz ağlamamış, ortalarında dehşete düşmemişseniz, yanlış kitabı okuyorsunuz."
-Chuck Palahniuk, Dövüş Kulübü'nün yazarı-

"Popüler edebiyat hiç bu kadar iyi olmamıştı."
-Booklist-

Tek Tekme / Chelsea Cain
Orjinal Adı: One Kick
Çevirmen: Kıvanç Güney
Sayfa Sayısı: 336
Fiyat: 27 TL

Şehre bir de Sempé'nin ince çizgilerinin arasından bakın...

0
0
“Pıtırcık” serisi ile tanınan Fransız karikatürist Jean-Jacques Sempé’den, şehir yaşamını muzip bir şekilde ele alan özel bir koleksiyon kitap: Şehir Yaşamı ve diğer şeyler 

Fransız karikatürist Jean-Jacques Sempé’nin şehirdeki insan manzaralarını yansıttığı kitabı Şehir Yaşamı ve diğer şeyler, Desen Yayınları etiketiyle yayımlandı. Kitap, şehirde yaşayan insanların gündelik koşuşturmacaları ve açmazlarıyla kentlerin geçirdiği mimari dönüşümü mizahla yorumlayan, her yaştan okura seslenen usta işi karikatürlerden oluşuyor.

Çoksatan kitapları ve sansasyonel karikatür çalışmalarının yanı sıra New York Times, Paris Match, New Yorker gibi gazete ve dergilere yaptığı çizimlerle tanınan Sempé, Şehir Yaşamı ve diğer şeyler’de, kentin keşmekeşinde kaybolan ve kalabalıklar içinde kendini alabildiğine yalnız hisseden “modern” şehir insanını, yalın çizgiler kullanarak derinlikli bir şekilde yansıtıyor.

İçinde yaşadığımız çağa nüktedan bir gözle yeniden bakmamızı sağlayan Sempé, çoğu zaman sözsüz, yer yer kısa cümlelerle tamamladığı karikatürleriyle ince ince güldürüyor; geniş geniş düşündürüyor.

Sempé’nin yarattığı karikatür evreni, kimi zaman kalabalıkların dolup taşırdığı bir otobüste, kimi zaman karşı apartmana taşınan yeni evli bir çiftin dairesinde, kimi zamansa bir duvar aynasıyla selamlaşan kibar bir beyefendinin meraklı bakışlarında hayat buluyor. 

“Yetenekli birçok Fransız çizer var, Sempé ise bunların arasında en evrenseli. O, ufacık bir karikatüre olağanüstü anlamlar iliştiriyor.”  The Independent

Yazar hakkında : 1932 yılında, Fransa’nın Bordeaux kentinde doğdu. Sınavlarında başarılı olamayınca 14 yaşında okulu bıraktı. Yaptığı iş başvurularına olumlu yanıt alamadı, ufak tefek çeşitli işler yaptı. İkinci Dünya Savaşı’nda orduya katıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra Paris’e taşındı ve hayatının büyük bir bölümünü burada geçirdi. Kariyerine, gazetelerde yayımlanan mizahi karikatürlerle başladı. Bu sırada, yolu Fransız çizer René Goscinny ile kesişti ve birlikte Pıtırcık karakterini yarattılar. Pıtırcık’ın serüvenleri Sempé’yi büyük bir üne kavuşturdu. Hayli üretken bir sanatçı olan Sempé, bu başarısının ardından birçok esere imza attı, işleri oldukça prestijli gazetelerde yayımlandı. Neredeyse hiç çizim eğitimi almadı, buna rağmen dünyanın en ünlü karikatüristlerinden biri oldu. Hâlâ Paris’te yaşıyor. 

Şehir Yaşamı ve diğer şeyler
Yazan ve Resimleyen: Jean-Jacques Sempé
Türkçeleştiren: Şirin Etik
64 Sayfa
Fiyat: 18,00 TL

Frankestein'ın yazarından kült bir öykü: Ölümlü Ölümsüz

0
0
Bu yıl 200. yılını kutlayan Frankenstein’ın yaratıcısı Mary Shelley’nin kült öyküsü Ölümlü Ölümsüz, ilk kez Türkçe olarak yayımlandı. Kitap, Maria Brzozowska’nın Delidolu Yayınları için resimlediği özel baskısıyla koleksiyon değeri taşıyor. 

Korku edebiyatı klasiği olan Frankestein’in yazarı Mary Shelley’nin edebi dehasını açığa çıkaran ve ilk kez Türkçeye çevrilen Ölümlü Ölümsüz, Delidolu Yayınları etiketiyle yayımlandı. Ölüm, sonsuzluk ve aşk kavramlarını ele alan öykü, özel resimli ve sert kapaklı baskısıyla okurlarına sunuluyor.   

Çocukluk aşkı Bertha’ya duyduğu aşkın yakıcılığından kurtulmak için ölümsüzlük iksirini yudumlayan Winzy, başlangıçta bunu bir armağan olarak kabul edip ebedi bir huzura kavuştuğunu düşünür. Ancak, sevdiği herkesin ölümüne tanık olmak zorunda kalan genç adam için bu sonsuzluk, kısa sürede bitmek bilmez bir işkenceye dönüşecektir.

Türkçe baskısına özel resimlendi!
Zamanının ötesindeki yapıtlarıyla, iki yüz yılı aşkın süredir, edebiyata yön vermeyi sürdüren Mary Shelley, Ölümlü Ölümsüz’de bir türlü ölemeyen yalnız bir adamın sessiz haykırışını, gotik unsurlarla örerek şiirsel bir öyküye dönüştürüyor.  

Ölümlü Ölümsüz, Maria Brzozowska’nın resimleriyle güçlenen sert kapaklı özel baskısıyla koleksiyon değeri taşıyan ve hikâyesi kadar ve görsel zenginliğiyle de hiçbir sanatseverin kayıtsız kalamayacağı bir kitap.

Mary Shelley, feminist felsefenin öncülerinden, yazar ve eğitimci Mary Wollstonecraft ile siyaset felsefecisi, gazeteci ve romancı William Godwin’in kızı olarak 30 Ağustos 1797’de, Londra’da doğdu. Doğumdan kısa süre sonra eşini kaybeden Baba Godwin, kızını dönem kadınının aksine, tam bir şüpheci olarak yetişebileceği entelektüel bir çevrede büyüttü. Mary 15 yaşında geldiğinde, babası onu İskoçya’ya, sürgündeki dostları William Baxter’ın yanına, Dundee’ye gönderdi. Mary buranın doğasından öyle etkilendi ki, ünlü eseri Frankenstein’da düşüncelerini ve hayal gücünü besleyen bu engin doğadan hayranlıkla bahsedecekti. Bu sırada, ileride onun yazarlık kariyerindeki en büyük destekçisi olacak Percy Bysshe Shelley ile tanışıp evlendi. Günümüze kalan el yazmaları 1814’ten geriye tarihlenemese de Mary Shelley, yaşamını sürekli bir edebi yaratıcılık içinde geçirdi. Gotik edebiyat öğelerini kullanarak insanın ruhsal dehlizlerini keşfedip toplumun dayattığı değerleri ve ahlak kurallarını sorguladı. İsmi asla gölgede kalmayan bir kadın yazar olarak edebiyat tarihine damgasını vurdu. 1970’lerde yaygınlaşan feminist ve psikanalist analizlerle birlikte, eserlerine olan ilgi yeniden arttı ve popüler kültüre yön veren uyarlamalarla günümüzde hâlâ ününü koruyor.

Ölümlü Ölümsüz / Mary Shelley
Resimleyen: Maria Brzozowska
Türkçeleştiren: Mavisu Kahya
48 Sayfa, 20,00 TL

Serdar Çekinmez’in beklenen romanı “Tavuk” yayımlandı

0
0
Fransa’da yaşayan, “Hatice” ve “Tayyare” adlı sevilen romanların yazarı Serdar Çekinmez’den muhteşem bir kara mizah örneği daha. Tarih ve kara mizah meraklıları için sürükleyici dili ve çarpıcı konusuyla dikkat çeken “Tavuk”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. 

İkinci Dünya Savaşı, 1942. Stalingrad'da Ruslar Almanlara karşı direniyor. Cephedekiler için en büyük sorun anakaradan bu kadar uzaktaki milyonlarca askerin, nasıl karnını doyuracağıdır. Bu büyük problemin çözümü, on beş günde kesime hazır hale gelen bir tavuk ırkının keşfedilmesiyle sağlanmıştır.

Tanzanya'dan yola çıkan üç tavuk örneği, çoğaltılmak üzere Berlin'e ulaştırılmalıdır. Üçüncü ve son örneği ulaştırma görevi Fransız direnişçilerine verilmişir. Ne var ki, Marsilya limanında direnişçilerin yerine, talihin bir cilvesi olarak Türk denizci Fikret, kendini bu misyonu üstlenmiş bulur. Bütün gizli servisler bu son tavuğun peşindeyken, Fikret gibi bir antimilitarist, bu görevi başarıyla tamamlayabilecek midir?

Fikret'in ve tavuğun başından geçenleri okurken, kendinizi, 1942 Fransası'nda, Fransız direnişçileriyle, mücadele dolu bir yolculuğa çıkmış bulacaksınız.

Tavuk, Serdar Çekinmez'den unutulmaz bir kara mizah örneği.

“Tavuk”, Serdar Çekinmez, Yitik Ülke Yayınları, Roman, 248 sf., Şubat 2018, 23 TL 

Mehmet Ünver’den Soluksuz Okunacak Yeni Bir Roman: Gemi Mezarlığı

0
0
“Bir Kuzgun Yaz” ve “İzansız Mahalle” adlı unutulmaz romanların yazarı Mehmet Ünver’in yeni romanı “Gemi Mezarlığı”, genç kuşağın dinamik yayınevlerinden Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Romanlarında insanları, tanıklıkları, anıları, eski İstanbul’u nostallik ve başarılı şekilde işleyen Mehmet Ünver, okurlarını iki yaralı ruhun sarsıcı hikâyesiyle baş başa bırakıyor. Akıcı dili ve güçlü kurgusuyla “Gemi Mezarlığı”, şimdiden yılın en iyi romanlarından biri olmaya aday. Kitabın tanıtım metninde okura şöyle sesleniliyor:

Bu koca kentte, küçücük bir çatı odasına sığınmış, yalnız bir kızdı. Sahip olabildiği tek mülkü, bedeniydi ve o bedenin arzularına boyun eğmeyi bir görev olarak kabul ediyordu. Doğduğu topraklarda kol gezen ölümden kaçarken ardına bile bakmamıştı. Uykuları bölündüğünde bedenine sığınıp saatlerce seviştiği erkeğini özlüyordu. Şimdi çıkıp gelse, onunla sevişirken bir haz bulutuna dönüşerek kentin üzerinde uçmaya başlasa, her şey bittiğinde saçaklarda yuvalanmış iki kırlangıç gibi birbirlerine sokulup uyusalar…

“Bir gün sonra ne olacağımızı bilemediğimiz bir dönemdi. İki yaralı beden olarak birbirimize sarıldık ve tek beden olduk. Bundan güzel ne olabilir ki?”

Gemi Mezarlığı: Uzak diyarlardan kopup, bir kurtuluş vahası arayan ağır yaralı iki ruhun olağanüstü öyküsü.

Gemi Mezarlığı, Mehmet Ünver, Yitik Ülke Yayınları, Roman, Şubat 2018, 276 sf, 24 TL 

Viewing all 3888 articles
Browse latest View live