Quantcast
Channel: Kayıp Paylaşımlar Koleksiyoncusu
Viewing all 3898 articles
Browse latest View live

Kara Plak Yayınları’nın Yeni kitabı, Bob Dylan’ın Anıları: Kayıtlar

$
0
0
Orijinali 2004 yılında yayımlanan kitap, uzun süre çoksatarlar listelerinde kaldı, Rolling Stone dergisinin 25 En İyi Rock Hatıratı listesinde bir numarada yer aldı.

Geçtiğimiz yıl Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Dylan, önce şarkı sözünün bir edebi tür olup olmadığı, ardından da ödülü kabul edip etmeyeceği tartışmalarıyla gündemi uzun süre oyalamıştı. Anılarında Nobel’den önce de ödüller konusunda sorunlar yaşadığını ve tartışma yaratacak açıklamalar yapmaktan hiç vazgeçmediğini okuyoruz; ama daha önemlisi bunların nedenlerini en samimi şekilde anlatıyor.

Bob Dylan’ı nasıl bilirsiniz? İyi müzisyen, muhteşem şarkı yazarı, kötü şarkıcı, iyi şarkıcı, ressam, heykeltıraş ... ve yazar! 

Dylan’a yıllar sonra Nobel Edebiyat Ödülü kazandıracak olan yazarlık yeteneği Kayıtlar’da pırıltılarını gösteriyor. Bu kitap 60’ları anlatıyor; yani Dylan’ın müzik kariyerinin başlarını. Minnesota yıllarını, albüm kaydı için New Orleans’ta geçirdiği dönemi, fırsatlar şehri New York’a taşınmasını... Şehirleri ve insanları... Dylan’ı bu kadar büyük bir şarkı yazarı yapan ilham kaynaklarını: Woody Guthrie’yi, Bertolt Brecht ve Kurt Weill’ı, Amerikan edebiyatını... Elbette aşklarını da: Folk müziğin kraliçesi olarak gördüğü Joan Baez’i, ilk aşkı Suze Rotolo’yu, beş çocuğunun annesi Sara Dylan’ı...

“Uzun bir yoldan geliyordum ve çok aşağılardan başlamıştım. Ama artık kader kendini göstermek üzereydi. Sanki başkasına değil doğruca bana bakıyordu.”

28 Nisan’dan itibaren Alfa Dağıtım ile bütün kitapçılarda ve internet satış sitelerinde...

Bob Dylan - Kayıtlar (Birinci Cilt)
çev. Taciser Belge, Nergis Perçinel, İpek Ruhnaz Üstüner
272 sayfa
Etiket Fiyatı: 25,00 TL



Behçet Çelik’ten Yeni Öyküler : Yolun Gölgesi

$
0
0
Usta öykücülerimizden Behçet Çelik’in yeni öykü kitabı “Yolun Gölgesi” Can Yayınları’ndan raflarda…

“Hele bir varalım, dengimizi, bohçamızı çözelim, pılımızı pırtımızı saçalım, ayaklarımızı pabuçlarımızdan çıkartıp uzatalım; bir süre daha gövdeden kopmuş kertenkele kuyruğu gibi titreyeceğimizi bilsek de, sonrasında bütün sarsıntılar diner nasılsa…”

Öykücülüğümüzün usta kalemlerinden Behçet Çelik, yeni kitabı Yolun Gölgesi’nde çağımızın en önemli sorunlarından birini edebî bir dille “didik didik” ediyor. Yerinden yurdundan olmak, bile isteye yaşadığı yerleri terk etmek, sürgüne gönderilmek, dönememek, döndüğünde bulamamak ya da yerle bir olmuş bulmak neler yaşatır insana? Yol nedir? Sadece gidenlerin değil, hepimizin üstüne, yolun gölgesi düşer. Bizden önceleri başkalarının geçtiği, izler, sesler, anılar bıraktığı yolun gölgesi, sırtımızda, zihnimizde bir ağrıdır. Çelik’in titizlikle ördüğü düzyazısında Yolun Gölgesi yeni bir menzil.

BEHÇET ÇELİK, 1968’de Adana’da doğdu. İlk öyküsü 1987’de Varlık’ta yayımlandı. Yazılı  Günler ve Virgül dergilerini hazırlayanlar arasında yer aldı. İki Deli Derviş (1992), Yazyalnızı (1996), Herkes Kadar (2002), Düğün Birahanesi (2004), Gün Ortasında Arzu (2007; 2008 Sait Faik Hikâye Armağanı), Diken Ucu (2010; 2011 Haldun Taner Öykü Ödülü) ve Kaldığımız Yer (2015; 2015 Türkân Saylan Sanat Ödülü) adlı öykü kitaplarının yanı sıra, Dünyanın Uğultusu (2009) ve Soluk Bir An (2012) adlı romanları, Sınıfın Yenisi (2011) adlı gençlik romanı ve Çantasızlar Kampı (2016) adlı çocuk romanı ile Ateşe Atılmış Bir Çiçek/Yazarlar, Kitaplar, Okuma Notları (2012) isimli deneme kitabı yayımlandı. Doğup büyüdüğü Adana hakkında kaleme alınmış yazılardan oluşmuş Adana’ya Kar Yağmış (2006) adlı kitabı derledi. Barış Bıçakçı ve Ayhan Geçgin’le birlikte edebiyat üzerine yazışmalarından oluşan Kurbağalara İnanıyorum’u (2016) yayımladılar. Behçet Çelik’in internet adresi: www.behcetcelik.com

YOLUN GÖLGESİ / Behçet Çelik 
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 134
Fiyatı: 13 TL
Yayın tarihi: 2 Mayıs 2017


Sel Yayınları’ndan Mayıs Yenileri

$
0
0
Sel Yayınları Mayıs ayını altı kitapla karşılıyor. İsahag Uygar Eskiciyan’ın yeni öykü toplamı “Konteyner Zaafı” ve Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun öykü toplamı “Yas Orkestrası” ayın edebiyat kitapları. Enis Batur’un “Bu Kalem Un(ufak)”ı ile, John Steinbeck’in seçkisi “Ben Bir Devrimciyim” de ayın deneme kitapları olarak raflarda yerini alıyor. André Gorz’un “Ekolojinin Kızıl Hattı” Red Kitaplığı’nın, David Graeber’in “Değer Teorisi - Antropolojik Bir Giriş”i de DüşünSel serisinin yeni kitapları…


BU KALEM UN(UFAK) * Enis Batur
Çehov’un ünlü sözü “vaktim olsaydı daha kısa yazardım” kitabın çıkış noktası. Bu Kalem Un(ufak)’ın her cümlesiyle Enis Batur okurun önüne bir ekran açıyor : Birinden değilse öbüründen yola çıkarak herkes bir kitap yazabilir.
Çağdaş Türk Edebiyatı, Deneme, 204 sayfa, 16 TL


BEN BİR DEVRİMCİYİM * John Steinbeck
John Steinbeck emekçilerin yaşam koşullarını gerçekçi ve samimi bir üslupla işlediği öykü ve romanlarıyla dünya çapında elde ettiği başarının yanı sıra dönemin önde gelen yayıncıları tarafından aranan bir muhabir ve köşe yazarıydı.

Ben Bir Devrimciyim, Steinbeck’in yoksulluk ve emek sömürüsünden ırkçılık ve ayrımcılığa, mevcut politik ve sosyal atmosferden savaş cephelerindeki izlenimlerine, kırka yakın dergi ve gazete için kaleme aldığı yazılardan derlenmiş en kapsamlı seçki.

Yalnızca ödüllü bir yazarın değil, düşüncelerini sakınmadan dile getiren, yaşamını tüm açıklığıyla anlatmaktan çekinmeyen, eleştirilmekten yılmayan, çelişkiye düşmekten korkmayan ve polemikten kaçmayan “gerçek” bir insanın, çağına dair derinlemesine izlenimleri...

Nobel Edebiyat Ödülü’yle taçlandırılmış Steinbeck’in yazma tutkusunun toplumsal mücadelelere ve tarihsel olaylara bakış açısıyla harmanlandığı bu eser, her kuşaktan Steinbeck okuru için yeni bir perspektif vaat ediyor.

JOHN STEINBECK, 1902 yılında California’nın Salinas kentinde doğdu. Çocukluk ve ilkgençlik yılları boyunca okul dışındaki zamanını Salinas Vadisi’ndeki çiftliklerde çalışarak geçirdi. Eserlerinin çoğunda da mekân olarak burayı seçti. Erken yaşlarda yazar olmaya karar veren Steinbeck, 1919’da girdiği Stanford Üniversitesi’nde yalnızca yazarlığına katkısı olacağını düşündüğü derslere katıldı. Öğrenimini sürdürdüğü altı yıl boyunca pek çok işte çalıştı. New York’a giderek gazetecilik yapmayı denedi ancak yazılarının büyük kısmını yayımlatmayı başaramayarak California’ya döndü. İlk romanı Altın Kupa (1929) fazla ilgi görmedi. Yazarlık yeteneği 1935 yılında Yukarı Mahalle’nin ardından dikkat çekti. Bu eserini her biri birer klasik sayılan Bitmeyen Kavga (1936), Fareler ve İnsanlar (1937) ve Pulitzer Ödülü kazanan Gazap Üzümleri (1939) takip etti. Kitaplarında işçi sınıfının gündelik ilişkilerini, yaşam koşullarını ve mücadelelerini, döneminin ve çağımızın en temel toplumsal meselelerini tüm insani ayrıntılarıyla resmetti. Sardalye Sokağı, Cennetin Doğusu, Al Midilli ve daha pek çok başyapıt veren yazar 1962 yılında Nobel Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Eserlerinin birçoğu sinemaya da uyarlanan Steinbeck, 1968 yılında öldü.
Özgün Adı: America and Americans and Selected Nonfiction
Türkçesi: Abdullah Yılmaz, Çağdaş Dünya Edebiyatı, Deneme, 492 sayfa, 32 TL


KONTEYNER ZAAFI * İsahag Uygar Eskiciyan
Ödüllü öykücü İsahag Uygar Eskiciyan Konteyner Zaafı’nda rutinlere getirdiği eleştirilerle kara mizah çıtasını yükseltirken öykücülükteki yerini sağlamlaştırıyor. Gündelik hayatın çatlaklarına sızarak boşlukları gerçekdışı unsurlar ve sıradışı karakterlerle renklendiriyor.

Hissedenlerin melankolisine, düşünenlerin ise komedisine kapıldığı somurtuk dünyaya nanik yapan oyunbaz bir zihnin alegorik çalımları…

İSAHAG UYGAR ESKİCİYAN, 1982’de karardı. Kitapları: Aşağıdan Seveceğim Ülkeyi (Şiir, Arkadaş Z. Özger İlk Kitap Ödülü 2013), Pause Anıtı (Öykü, 2014); Metropol Ninnisi (Öykü, 2015 Selçuk Baran Öykü Ödülü), Zift (Roman, 2016)
Çağdaş Türk Edebiyatı, Öykü, 77 sayfa, 12 TL


YAS ORKESTRASI * Ali Cüneyd Kılcıoğlu
Ödüllü oyun yazarı Ali Cüneyd Kılcıoğlu kaçınılmaz acıları kendine has karanlık mizahıyla hafiflettiği öykülerde, yitip gidenlerin ardından ayakta kalma uğraşı veren, şehrin hoyratlığında savrulmuş insanlardan yükselen kakofoniyi dinlemeye davet ediyor okuru.

Kayıplar, anlaşmazlıklar ve talihsizliklerle gölgelenen hayatlarında hem suçluyu aramaktan hem de kendini suçlamaktan yorulmuşlarla bir yas orkestrası kuran Kılcıoğlu, sıradanlaşan acının her aşamasını tanıdık karakterlerle resmediyor.

Unutmak isteyip de unutamamak, umudu ve umutsuzluğu paylaşmak, geçmiş ve gelecekle hesaplaşmak ve nice insanlık hali üzerine on beş öykü…

ALİ CÜNEYD KILCIOĞLU, 1976’da Denizli’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Anabilim Dalı Tiyatro Kuramları, Eleştiri ve Dramaturgi bölümünde yüksek lisans yapmaya başladı. 2002 yılından beri tiyatro oyunları yazıyor. Oyunları ülke çapında devlet tiyatrosu, özel tiyatrolar, şehir tiyatroları, amatör tiyatrolar ve üniversite toplulukları tarafından sahnelendi, halen sahneleniyor. Oyun yazarlığı alanında birçok ödül aldı. Yazarın diğer kitapları: Televizyon Cumhuriyeti: (Mitos Boyut Yayınları, 2011); Toplu Oyunlar -1: (Pirana’nın Kırık Dişleri - Dilek Ağacı - Mumyalar) (Mitos Boyut Yayınları, 2012); Plastik Aşklar: (Mitos Boyut Yayınları, 2013); İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı: (Mitos Boyut Yayınları, 2013); Toplu Oyunlar -2 (Çıplaklar Plajı - Komşum Hitler - Miss Turkey) (Mitos Boyut Yayınları, 2015).
Çağdaş Türk Edebiyatı, Öykü, 158 sayfa, 14 TL


EKOLOJİNİN KIZIL HATTI * André Gorz
İktisadi aklın belirleyiciliğini reddeden bir hayat üzerine kafa yormuş düşünürlerden André Gorz’la Marksizmden fenomenolojiye, varoluşçuluktan eleştirel düşünce ve ekolojiye uzanan geniş bir yelpazede yapılmış bu derinlemesine mülakatlar, Gorz’un güncelliğini koruyan fikirlerini özlü bir şekilde sergiliyor. Gorz’un “serbest zaman” ütopyası, güvence altına alınmış ve çalışma süresinden kopartılmış bir gelir sayesinde kişinin kendi özerkliğini kurmasına yönelik yaratıcı ve militan faaliyetlere katılımını öngörmektedir. Reform ve devrim seçenekleri arasında gidip geldiğimiz günümüzün neoliberal dünyasında hayatlarımızı anlamlı kılmanın; sosyalizmi iktisadın belirleyiciliğinden kurtularak düşünmenin ve ekolojik bir mücadele hattını “kızıl” bir çizgiye dahil etmenin yolları üzerine kafa açıcı fikirler, mücadele yolları ve yaşam tarzları arayanlara…

ANDRÉ GORZ, (1923, Viyana - 2007, Vosnon) doğumlu, Fransız filozof ve gazeteci Gérard Horst’un, eserlerinde kullandığı takma adlardan biridir. Les Temps Modernes dergisinde, Jean-Paul Sartre’ın ekibinde yer aldıktan sonra, yirmi yıl süreyle Fransa’nın ünlü haftalık dergisi Le Nouvel Observateur’de çalıştı. Dergide çıkan araştırma-inceleme yazılarında olduğu gibi, felsefi ve kuramsal eserlerinde de geleceğin gündemini sorgulamaya yöneldi. Felsefe, eleştirel teori ve toplumsal eleştiri ekseninde ilerleyen düşünsel serüveninde Marksizmden fenomenolojiye, Jean-Paul Sartre’ın varoluşçuluğundan Ivan Illich ve Marcuse’nin düşüncelerine uzanan Gorz, siyasal ekolojinin ve “büyümeme”nin önde gelen teorisyenlerinden biri oldu. Bireysel özerklik, devrim, gündelik hayatın ve boş vaktin iktisat alanından kurtulması üzerine görüşleriyle, iktisat-üretim-yararcılık karşıtı düşünceleriyle, yoksulluğa karşı “gönüllü sadelik” savunusuyla 20. yüzyıla damgasını vurdu.
Özgün Adı: Le fil rouge de l’écologie, Entretiens inédits en français
Türkçesi: Nihan Özyıldırım, RED Kitaplığı: 04, 101 sayfa, 12 TL


DEĞER TEORİSİ - Antropolojik Bir Giriş * David Graeber
Popülist politik söylemlerden iktisadi savlara, felsefi tartışmalardan ideolojik metinlere varıncaya kadar her alana ve gündelik yaşantımıza girmiş olan “değer” kavramı muğlak bırakılmış, verili sayılmış ve yeteri kadar sorgulanmamıştır. Ya aşırı genelliğe ya da aşırı göreceliğe terk edilen bu kavramın köklerine inilmesi ve farklı toplumlar nezdinde taşıdığı anlamların irdelenmesi, alternatif bir toplum ve siyaset tahayyülü açısından kilit öneme sahiptir. David Graeber on beş yıllık bir araştırmanın ürünü olan bu eserinde ayakları yere basan bir değer teorisi üretiyor. Antropolojinin önde gelen isimlerinden Marcel Mauss’un armağan ekonomilerine dair araştırmaları ile Marx’ın siyasal iktisat eleştirisinin buluştuğu Değer Teorisi, aynı zamanda yirminci yüzyılın köşetaşı düşünürlerinin oluşturduğu takımyıldızın da izini sürüyor. Felsefe, iktisat ve antropolojinin ustalıkla sentezlendiği Değer Teorisi: Antropolojik Bir Giriş’te gerek para ile armağan arasındaki paralellikler ve zıtlıklar, gerekse eylem ve prestij, meta fetişizmi ve arzular üzerinden değer meselesine yeni ve tartışma yaratacak bir bakış açısı getiriliyor.

DAVID GRAEBER, 1961 yılında New York’ta doğdu ve eğitim gördü. Chicago Üniversitesi’nde antropoloji dalında yüksek öğrenim görürken saha araştırması yapmak üzere yirmi ayını Madagaskar kırsalında geçirdi. Yale ve Londra üniversitelerinde çeşitli akademik görevlerde bulunan Graeber, 2013’ten bu yana London School of Economics’te Antropoloji Profesörü olarak görev yapmaktadır. Graeber aktivist yönüyle de ünlüdür. Kapitalizm ve neoliberalizm karşıtı pek çok protestonun düzenlenmesinde rol almıştır. Ayrıca, Wall Street’i İşgal Et hareketinin önde gelen kişilerinden biridir. David Graeber’in Türkçeye çevrilen diğer eserleri şunlardır: Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar (çev. Bengü Kurtege Sefer, 2012), Tersine Devrimler (çev. Aslı Eren, 2014), Borç: İlk 5.00 Yıl (çev. M. Pehlivan, 2015), Kuralların Ütopyası (çev. M. Pehlivan, 2016)
Özgün Adı: Toward an Anthropological Theory of Value
Türkçesi: Başak Kıcır, DÜŞÜNSEL: 33, 416 sayfa, 30 TL



Genç Öykücü Emir Çubukçu’dan Öyküler: Günün O Belirsiz Vaktinde

$
0
0
Can Yayınları okurları 1988 doğumlu genç bir öykücü ile tanıştırıyor. Emir Çubukçu’nun ilk öykü toplamı “Günün O Belirsiz Vaktinde” raflarda…

Delirebilmek için, normal halimizden başka bir şeye ihtiyacımız yok…

“Canavarlar çıkıp gitti parmaklarımın ucundan. Anıları kaldı yalnızca. Benim yazamamam, anlatacak bir şey bulamamam kaldı. Yaşamımın son demi dediğim şu anlamsız zamanı anlamlandıramamam kaldı. Yıllar önce bittiğini fark etmeden bitirdiğim bir hikâyenin, son olduğunu bilmeden koyduğum o noktanın titreyen ışığı kaldı sonra içimde.”

Günün O Belirsiz Vaktinde, genç öykücü Emir Çubukçu’nun ilk kitabı. Ama daha baştan oturmuş bir anlatımı, öyküye yönelik sağlam bir bakışı var Çubukçu’nun. Anlatımındaki açıklığı, toplumsal sorunlara yönelik dikkatli ve eleştirel tutumu, onu yakıcı sorunlarla boğuşan son dönem gençliğimizin sözcülerinden biri kılıyor. Çubukçu’nun öyküleri, özellikle güncel sorunların önümüzdeki dönemde öyküye nasıl yansıyacağı konusunda fikir veriyor. 

EMİR ÇUBUKÇU, 1988’de İstanbul’da doğdu. İtalyan Lisesi ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. 2012’de konservatuvardan iki arkadaşıyla birlikte Tiyatro D22’yi kurdu. Meslek hayatına bu kurumda oyuncu ve yönetmen olarak devam ediyor. 

GÜNÜN O BELİRSİZ VAKTİNDE / Emir Çubukçu  
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 135 Sayfa
Fiyatı: 13 TL
Yayın tarihi: 9 Mayıs 2017

Anadolu’nun Sesi Osman Şahin’den Gerçek Bir Trajedinin Romanı : Eşkıya Kuza

$
0
0
Edebiyatımızın usta kalemi Osman Şahin, Eşkıya Kuza romanında yine Anadolu’da yaşanan gerçek bir hikâyeyi etkileyici bir dille gözler önüne seriyor.  Eşkıya Kuza,  Kuza’nın can alıcı katliamlarının gerçek, hazin öyküsüdür, unutamayacaksınız…

“Aşiretlerden tesellim kesilirse, tüfenk kuşandıracağım beşikteki bebeğe,” diye başlardı ağıtları. Yularsız, uzun, gür yeleli çıplak atlarla dalarlardı Fırat’a… Peruza’nın gelin atı da vaktiyle o sulardan geçmişti. Kuza, Peruza’nın oğluydu. Ağabeyi öldürülünce cumhuriyet tarihinin dağa çıkan ilk “mühendis” eşkıyası olacak, yıllarca yeri yatak, taşı yastık yapıp göğü örtünecek, ağaların iftarında görülmemiş bir aile katliamı yapacaktı…

“Bana on Türk öyküsü seç deseler, birini Kırmızı Yel seçerdim.”
Yaşar Kemal, 1971

“İlk kitabı Kırmızı Yel’de Osman Şahin kendi anlatımını bulmuş bir yazardır.”
İlhan Selçuk, 1971

“Osman Şahin’in öykülerini okurken, keşke bu öyküleri ben yazsaydım, dedim içimden. Dilimizin usta, seçkin yazarıdır Osman Şahin. Mutlaka okunmalıdır.”
 Fakir Baykurt, 1996

OSMAN ŞAHİN,1940’ta Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy’de doğdu. Diyarbakır Dicle Köy Enstitüsü ile Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü’nü bitirdi. Urfa, Malatya, İzmit, İstanbul liselerinde öğretmenlik yaptı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra sürgün edilerek emekli olmak zorunda kaldı. Bir roman eleştirisi yüzünden 18 ay hapis yattı. Kırmızı Yel ile 1971 TRT Büyük Ödülü, Ağız İçinde Dil Gibi ile 1980 Nevzat Üstün Öykü Ödülü, Selam Ateşleri ile 1992 Ömer Seyfettin Öykü Ödülü ve 1994 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, Mahşer ile 1998, Ölüm Oyunları ile 2003 Yunus Nadi Öykü ödüllerini aldı. 1997 Ankara Film Festivali Aziz Nesin Emek Onur Ödülü, 1999 Antalya Altın Portakal Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü, Fiyad Onur Ödülü, 23. Adana Altın Koza Film Festivali ve 4. Antakya Film Festivali, Altın Defne Onur ödülleriyle onurlandırıldı. Aynı yıl Troya Folklor Araştırmaları Derneği Yılın Edebiyat Ödülü, 2007 Mersin Kraliçe Aba Ödülü, 11. Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü, 2008 Söke Kültür Sanat Festivali Onur Ödülü, aynı yıl Mersin’de İz Bırakanlar Onur Ödülü ve Mersin Kenti Edebiyat Ödülü ile onurlandırıldı. Aynı zamanda 2009’da 8. İzmir Öykü Günleri Onur Konuğu oldu. Kırmızı Yel, 1984’te İsveç’te, pek çok öyküsü Polonya, Macaristan, Almanya, Fransa, Hol¬landa ve Slovenya’da yayımlandı. 13 seçme öyküsü, Tales from The Taurus adıyla İngilizce ve Çince, üç öyküsü Güney Kore’de yayımlandı. Bugüne dek 23 öyküsünün filmi yapıldı. Filmler, yurtiçi ve yurtdışı film şenliklerinde Türk sinemasına 58 ödül kazandırdı.

EŞKIYA KUZA / Osman Şahin  
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 155 
Fiyatı: 14 TL
Yayın tarihi: 9 Mayıs 2017


Gündüz Öğüt'ten Yeni Roman : Aghartalı

$
0
0
Fantastik edebiyatımızın baş yapıtlarından olan Nehrin İki Yakası ile okurlarını fantastik bir yolculuğa çıkaran Gündüz Öğüt, Aghartalı ile görkemli yolculuğuna kaldığı yerden devam ediyor. 

Gündüz Öğüt’ün, “Cesaret ve umut kanatların olsun, seni hayallerindeki diyarlara taşısın” cümlesiyle başlayan Aghartalı, fantastik bir romandan çok daha fazlası, bir kendini bulma rehberi. Özgür bir diyarın ancak içimizde var olabileceğinin kanıtı. Karanlığın en koyu olduğu anlarda ışığa bakma cesaretini gösterenlere sunulan bir varış noktası. Sona ulaşmak için heyecanla çevirdiğimiz her sayfa, içinde umut tohumlarını taşıyan bir nefese dönüşüyor. 

Öğüt, Aghartalı’da karakterlere kattığı derinliği, bir an bile temposu hic düşmeyen sürükleyiciliği, okuru taşıdığı ilginç mekanları ve farklı türleriyle hayal gücünün sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Aghartalı’daki muhteşem kurgu ve maceralar Tahir K. Aksoy ve Remzi San’ın çizimleriyle birleşerek eşine az rastlanır bir fantastik maceraya dönüşüyor. Kitap, Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı.

“Nehrin derinliklerine dalmadan önce Agharintay ve Argenya bir an göz göze geldiler. Emin oldukları tek şey tıpkı nehir gibi kaderlerine doğru akmaya devam edecekleriydi. Aşkları kaderlerine, kaderleri de aşklarına dönüşmüş ve onları nehrin sularında bir kez daha bir araya getirmişti. Birlikte Su Kapısı’ndan geçerek masal ve söylencelerde anlatılan Yer Altı Ülkesi Agharta’ya ulaşacabilecekler miydi? Bu bilinmezlerle dolu yolculukta nelerle karşılaşacaklardı? Zihinlerinde sayısız soruyla nehrin sularına daldılar.”

Aghartalı, Gündüz Öğüt, roman, Yitik Ülke Yayınları, Mayıs 2017, 340 sf, 26 TL


Dostlar Kıraathanesi Olarak Trainspotting

$
0
0
Elbette konumuz Trainspotting’in ne tuvaleti ne İskoçya’nın en pis tuvaletine tüpsüz dalış acayipliği ve elbette şu an ilgi odağımız Trainspotting’in sömürge politikaları altında ezilen, kimliksizlik problemi yaşayan, nereye nasıl saldıracağını şaşırmış, işsiz güçsüz, kültür bunalımı yaşayan dibe vurmuş/vurmak için çabalayan gençleri de değil…  Tren istasyonunda gelen geçen trenlerin numaraları üzerinden kumar oynayan çocuklarla da ilgilenmiyoruz, film uyuşturucu bağımlılığına güzelleme mi yapıyor yoksa bu bağımlılığın ne kadar korkunç sonuçlar doğurabileceğini mi tartışıyor umurumuzda değil zira 1996’da ve sonraki yıllar boyunca bunları yeterince tartıştık, yeterince özendik, tiksindik. Trainspotting’i defalarca izledik, kültleştirdik, listelerimizin en nadide sıralarına konumlandırdık. Şimdiki konumuz Trainspotting severlerin sinematik heyecanı! Hepimiz, Renton ve diğerleri gibi büyüdük, zaman değişti, hayatlarımız değişti, ilgi alanlarımız, kaygılarımız değişti, her şey bir yana başta Renton olmak üzere (az para değildi neticede) bu çocuklar 20 yıldır ne yaptı?

20 yıl önce 20 yaş heyecanı ile izleyip taşkınlığa özendiğimiz hikâyenin, 20 yıl sonra aynı kadro ile çekilmiş devamını 40 yaş olgunluğu ile karşılıyoruz şimdi. Trainspotting’i özel kılan çok daha başka bir durum cereyan etti ve yazarınız da yalnızca bu yeni gelişme ile ilgili duygularını paylaşacak.  

Devam filmi haberini ilk aldığımda büyük bir heyecan hissettim, ilk film seyirci ile buluştuğunda 21 yaşındaydım, tam zamanında mı izlemiştim anımsayamıyorum ama izlediğimde duyduğum heyecanı hatırlıyorum. Dinamik yapısı ve aykırı karakterlerinin etkisi altına girdiğimiz film, hepimizin içindeki asiyi de tetiklemişti. Gençtik ve kanımız kaynıyor, filmdeki acayip çocuklar gibi toplumsal/sistemsel standartlardan sapmak, cici çocuk formundan kaçmak istiyorduk, elbette o bir filmdi ve bizim de en büyük asiliğimiz okula gidiyor gibi evden çıkıp sokaklarda aylaklık etmekten öteye gitmiyordu.  Ancak hafızalarımızda bir gençlik anısı olarak kalan film ve çocuksu eylemlerimiz belki de bugün hala uyumsuzluğumuzun, çarka dâhil olmayışımızın da açılış jeneriği idi…

T2: Trainspotting’in ise heyecan verici yanı sanırım en çok da filmin çocukları ile aynı yaşlarda hayatla burun buruna gelip aynı yaşlarda yeniden perdede buluşmamız oldu, eski dostlarla yıllar sonra karşılaşmak gibi… Hep beraber büyümüş orta yaşlara varmıştık. Seyirci ile kült filmler statüsünden bağ kuran Trainspotting, oyuncusuyla, seyircisiyle aynı neslin çocukları arasında bu defa duygusal bir bağ kurdu. Herhangi bir devam filmi olmanın ötesinde bir sinefil için yılın en büyük sinema olayı karşımızdaydı, dostlarla 20 yıl sonra buluşmak gibi bir duygu ile salonlara koşmayanımız var mı aramızda? Beri yandan acaba nasıl olacak, aynı heyecanı 40’larımızda yine hissedebilecek miyiz, o gençlik heyecanı kendini daha olgun bir heyecana bırakacak mı gibi duygusallığa düştüğümüzden eminim. Hayal kırıklığı yaşama tedirginliğimiz olsa da hiçbir kötü filme imza atmamış Danny Boyle’a da güvenimiz tamdı, sinemadan yine ve mutlaka keyifle ayrılacağımız bilmenin de rahatlığını yaşamadık mı? 

Her ne kadar  “ilk film daha güzeldi”  diye başlayan, “ama bu da güzel” ile biten cümleler ekseninde yorumlar bolca olsa da (bir açıdan anlaşılabilir bir durum) ne ilk film ikincisinden, ne de ikinci film ilkinden güzel değildi. İki film de kendi zamanında, kendi içinde, unutulmaz filmler olarak hafızalarımıza kazınacak, en nadide sinematik anılarımızdan biri olacak. T2: Trainspotting, gençliğinden hiçbir şey kaybetmemişçesine dinamik, enerjik bir yapım, zamana ayak uydurmuş ama kendi olmaktan da hiç taviz vermemiş film, yepyeni ama bir o kadar da nostaljik… Her şey bir yana,  20 yıl ara ile ve aynı kadro ile çekilmiş devam filmi olması, hikâye kahramanlarının dününe, bugününe aynı jenerasyonun çocukları olarak tanıklık etmek başlı başına heyecan verici oldu.  Bu yüzdendir ki 1996’ta ilk gençlik yıllarını, 2016’ta orta yaşlarını yaşayan seyirci için Trainspotting ve T2  bir anlamda anı defteri gibi...  20 yıl sonra Dany Boyle’ün aynı çocukları bir araya getirip, onlar da bizler de 60’larımıza vardığımızda 3. bir devam filmi çekmesini dilerim. 

Bu heyecanı hepimize yaşatan Danny Boyle’a kendi adıma teşekkür ediyorum ve her iki filmi de izlenmesi gereken zamanda izlemiş olmanın haklı mutluluğunu yaşıyorum. 

Choose life…


Robert Dugoni’den Yeni Korku : Son Kanıt

$
0
0
Tüm dünyada çok konuşulan Kardeşimin Mezarı kitabının yazarı Robert Dugoni’nin yeni romanı Son Kanıt Altın Kitaplar etiketiyle raflardaki yerini aldı. 

“Akıllara durgunluk veren bir gerilim romanı. Korku öğesinin her notu büyük bir uyum içinde açılıyor. Dugoni eşsiz bir yazar.”  Providence Journal

Kız kardeşinin katilinin yeniden yargılanmasının yarattığı büyük yankılar bittikten sonra, Tracy Crosswhite cinayet masasındaki görevine yeniden döner. Fakat yaşadığı acı olayların yaraları kapanmadan, bu kez hem mesleğini hem de yaşamını tehlikeye atacak bir soruşturmanın içinde bulur kendini.

Bir seri katil, Kuzey Seattle’ın ucuz motellerinde dansçı genç kızları öldürmekte ve geride hiçbir ipucu bırakmamaktadır. Tracy, onu katile ulaştıracak anahtarın eski bir soruşturma dosyasında olduğunu fark ettiğinde işi kolaylaşmak yerine daha da zorlaşacaktır; çünkü bu soruşturmayı yürütüp sonuçlandıranlar aslında birçok kanıtı da hasıraltı etmişlerdir. 

Cinayetler sürerken Tracy de tehdit altındadır. Katili yakalayabilecek kanıtın peşinde, şüpheler, çelişkiler, çıkmazlarla dolu bir av sahasında her şey pamuk ipliğine bağlıdır. 

Robert Dugoni, New York Times’ın olumlu eleştirilerini alan ve çok satan David Sloan dizisinin yazarıdır. Bu dizideki The Jury Master, Wrongful Death, Bodily Harm, Murder One ve Conviction adlı romanlarının yanı sıra çok satan Damage Control adlı bağımsız romanın da yazarıdır. Eş yazarı olduğu belgesel The Cyanide Canary da eserleri arasındadır. Dugoni’nin kitapları Scott Turow’s ve Nelson DeMille’in eserlerine benzetilmiş, Providence Journal dergisi tarafından “hukuk/gerilim romanlarının kralı” olarak kabul edilerek John Grisham’ın vârisi ilan edilmiştir. Bodily Harm ve Murder One 2010-2011 yıllarında en iyi beş gerilim romanı olarak seçilmiştir. Murder One 2012 Harper Lee En İyi Hukuk Romanları finalisti olmuştur. Dugoni’nin en önemli romanlarından biri sayılan Kardeşimin Mezarı yayınevimizce yayımlanmıştır. 

Web sitesinde (www.robertdugoni.com) ve Twitter’da @robertdugoni ve Facebook’da www.facebook.com/AuthorRobert Dugoni adreslerinde onu ziyaret edebilirsiniz. 

Son Kanıt / Robert Dugoni
Her Final Breath
Çevirmen: Süleyman Genç    
Sayfa Sayısı: 408
Etiket Fiyatı: 28 TL


Nalân Tuntaş'tan Yeni Roman: Gölge Kadın

$
0
0
“Cahide”, “Zor Yıllar”, “Arşipel'in Çocukları” ve “Zirvede” adlı romanların yazarı Nalân Tuntaş'tan güçlü bir roman daha: “Gölge Kadın”. Nalân Tuntaş'ın yeni eseri Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. 

Anıların içinde yaşayan yalnız bir kadının duygu yüklü yaşamı; içe dönüklüğü, dışlanmışlığı, unutulmuşluğu, karabasanları... Kendini toplumdan soyutlayan Aslıhan’ın bastırılmış cinselliği, çaresizliği, umutsuzluğu onu nereye kadar götürecektir? Londra, İstanbul ve Mardin’den İzmir’e uzanan üç aykırı yaşamın izlerini ibretle okuyacaksınız. Deneyimli yazar Nalân Tuntaş, bu romanda kadın duyarlılığını ustaca yansıtırken, bir yandan da yakın tarihimizin sosyal yapısını insan manzaraları üzerinden gözler önüne seriyor. Aslıhan, Ceyda ve Kerem’in yaşadıklarını bir solukta okuyacak ve unutmayacaksınız... Roman okurları için iyi bir okuma önerisi “Gölge Kadın”. 

Gölge Kadın,  Nalân Tuntaş, Yitik Ülke Yayınları, roman, 262 sf, 2017, 21 TL


Gerlad Martin’den Edebiyatın Büyük Ustası Gabriel García Márquez’in Dünyasına Yolculuk : Gabriel García Márquez’e Giriş

$
0
0
Gabriel García Márquez’e Giriş, yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından  Gabriel García Márquez’in yaşamındaki dönüm noktalarına, kariyerine, eserlerine ve siyasi görüşlerine ışık tutan bir çalışma.

Latin Amerika edebiyatının önde gelen eleştirmenlerinden Gerald Martin, Cambridge Üniversitesi yayını olarak basılan Gabriel García Márquez’e Giriş adlı bu kitabında, Márquez’i ve yapıtlarını hem tanıtıyor, analiz ediyor hem yer yer sertçe eleştiriyor. Ama tüm sert eleştirilerine rağmen García Márquez’in usta yazarlığı önünde şapka çıkarmadan da yapamıyor.  Gerald Martin, Nobel ödüllü yazarın iktidar ve aşk eksenli edebî eserleriyle yaşam deneyimleri arasında köprüler kurarak  samimi bir “Gabo” portresi çiziyor. 

“İnsanın yalnızca bir hayatı vardır. Bunun anlamı, doğduğumuz andan itibaren adaleti hak ettiğimiz ve hem kendimiz hem başkaları için onun uğruna mücadele etmemiz gerektiğidir; ama bir yandan da her fırsatı değerlendirerek hayatın tadını çıkarmamız lazımdır. Kariyerinin başındaki eserlerde davayı açıkça savunmadığı için García Márquez’i lanetleyen solcu eleştirmenler, Bahtinci karnavalesk görüşü de, aynı şekilde, daima lanetlemişlerdir. Bu görüşe göre karnaval, insanların baskıdan (ya da iktidardan) kısa bir süre de olsa kaçarak hayatın şiddetini, parlaklığını, hatta (en çok da aşk ile vücuda gelen) geçiciliğini kutlamalarının bir yoludur. Hiçbir yazar bu kavramları García Márquez kadar etkili biçimde aktarmamıştır, onu bu yüzden okuruz ve elbette bizden çok sonraki nesillerin dünyadaki tek şanslarını değerlendirdikleri gelecekte de okunmaya devam edecektir.”

Gabriel García Márquez’e Giriş, Nobel Ödüllü yazarın külliyatının yanında durmayı hak eden, önemli bir eser.

GERALD MARTIN, 1944’te Londra’da doğdu. Latin Amerika edebiyatının önde gelen eleştirmenlerinden biridir. Bu alandaki en önemli çalışmaları her ikisi de Nobel Ödülü sahibi olan Guatemalalı Miguel Ángel Asturias ile Kolombiyalı Gabriel García Márquez hakkındadır. Gerald Martin 1965’te Bristol Üniversitesi’nde İspanyolca, Fransızca ve Portekizce öğrenimi gördükten sonra 1970’te Edinburgh Üniversitesi’nde Latin Amerika edebiyatı üzerine doktorasını tamamladı. Akademik çalışmalarını Meksika’daki UNAM’da ve ABD’nin Stanford Üniversitesi’nde sürdürdü. Uzun süre ders verdiği Portsmouth Polytechnic’te Latin Amerika Çalışmaları alanında dünyanın ilk lisans bölümünü kurdu. 1992’den 2007’ye dek Pittsburgh Üniversitesi’nde, Andrew W. Mellon kürsüsünde Modern Diller profesörü olarak görev yaptı. Araştırma, akademik yayın ve çevirilerinde Latin Amerika romanına odaklandı. Hazırladığı Gabriel García Márquez biyografisi 2008’de, Gabriel García Márquez’e Giriş kitabıysa 2012’de okuyucuyla buluştu. Son yıllarda Mario Vargas Llosa’nın biyografisini yayına hazırlamaktadır.

Gabriel García Márquez’e Giriş / Gerald Martin 
Çeviri: Emrah İmre
Tür: İnceleme
Sayfa sayısı: 240 Sayfa
Fiyatı: 19,5  TL
Yayın tarihi: 16 Mayıs 2017


Chaucer’ın Ölümsüz Eseri Peter Ackroyd’un Çağdaş Kalemiyle: Canterbury Hikâyeleri

$
0
0
İngiliz dilinin yazılı ilk eserlerinden Geoffrey Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri, on dördüncü yüzyıldan bu yana birçok şair ve yazarı etkiledi. Bir katedralin taş işçiliği kadar karmaşık ve ayrıntılı, aynı zamanda mizahi ve taşlayıcı bu anlatıyı bir başka yazar, Peter Ackroyd günümüz İngilizcesine taşıyor.

Canterbury’ye doğru yola çıkan bir hacı kafilesi, aralarında bir yarışma düzenler. Yolculukları boyunca her biri hikâye anlatacaktır. Hikâyesi en çok beğenilenin bedava bir yemek kazanacağı da ilan edilince, Bath’lı Kadın, Afnameci, Vaiz, Üniversiteli ve farklı sınıf ya da mesleklerden yolcular kıyasıya bir yarışa girer. Her bir hikâyenin anlatıcısıyla bağı ve o zamanın İngiltere’sindeki rolü de düşünüldüğünde, sadece eğlenceli değil, aynı zamanda dönemine ayna tutan bir başyapıt ortaya çıkar.
Chaucer’ın ölümsüz eseri şimdi çağdaş bir yorumla, ahengini yitirmeden düzyazıda hayat bulmuş bir biçimde okurlarla.

PETER ACKROYD: İngiliz biyografi yazarı, romancı, eleştirmen. 1949’ da Londra’da doğan Ackroyd eğitimini Cambridge Üniversitesi’nde tamamladı. Daha sonra özel bir bursla iki yıl Yale Üniversitesi’ne gitti. Ackroyd, başta Londra olmak üzere İngiliz tarihi ve kültürü üzerine romanları ve edebiyat dışı eserleriyle tanınır. Somerset Maugham, Guardian ve Booker ödülleri gibi birçok ödül kazanan yazarın romanları arasında The Great Fire of London (Büyük Londra Yangını), Oscar Wilde’ın Son Vasiyeti, Doktor Dee’nin Evi, edebiyat dışı kitaplarının arasında ise Dickens, London: The Biography (Londra: Biyografi), Shakespeare: A Biography (Shakespeare: Bir Biyografi) ve Poe: Kısacık Bir Hayat sayılabilir. 

Geoffrey Chaucer’ın Canterbury Hikayeleri
Yeniden Anlatım: Peter Ackroyd 
Çeviri: Berna Seden 
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 502 Sayfa
Fiyatı: 34 TL
Yayın tarihi: 16 Mayıs 2017


Ekin Köker’in ilk Kitabı “Kalipra Günceleri – Uyanış” Yitik Ülke’den Raflarda

$
0
0
Ekin Köker’in ilk eseri “Kalipra Günceleri – Uyanış” Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Köker macera dolu ilk kitabında genç okurları gizemli bir yolculuğa davet ediyor. Ekin Köker; 19 Aralık 1978’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. Öğrencilik yıllarında Dokuz Eylül İşletme Fakültesi personeline sahne eğitimi vererek Moliere’in Kibarlık Budalası oyununu uyarladı ve Ne Oldum Delisi olarak sahneledi. Şehir Tiyatrosu’nda stajını yaparak Uçurtmanın Kuyruğu adlı oyunda dramaturg olarak çalıştı. Daha sonra İsveç’te çocuklara Türkçe öğretmenliği yaptı. Bu süreçte, yaratıcı drama yoluyla çocuklarda Türkçe dil yetkinliğinin kalıcı olmasını sağlayan çalışmalar yaptı. Çeşitli dergi ve gazetelerde köşe yazarlığı ve haber editörü olarak çalışmaları bulunan Ekin Köker, Yazı Evi’nde “Yazıya Giriş ve Çocuk Kitabı Yazma Atölyesi”nde eğitim veriyor ve aynı zamanda yazar koçluğu yapıyor. 

Kalipra Günceleri’nin kapak arkasında yazar, okura şöyle sesleniyor: Sevgili Okuyucum, Bu kitap şimdi elindeyse, Kalipra’nın gizemli dünyasına çok yaklaşmışsın demektir. Kitabın içinde Manca adlı küçük bir kız var. Oldukça özel yeteneklere sahip olan Manca, seni Kalipra’nın gizemli dünyasına davet ediyor. Orada umut varsa bizim dünyamızda da var, orada iyilik olursa bizim dünyamızda da olur. Umut ve iyilik bir gezegeni kurtarabilir mi? “Evet” dediğini duyar gibiyim. Şimdi derin bir nefes al ve kendine güvenmeyi seç. Kitabı okurken ihtiyacın olan iki şey var; biri kendin olmak diğeri de sezgilerine güvenmek. Manca’ya Kalipra’daki yolculuğunda eşlik ederken gezegenin kalbine doğru, gizemli bir yolculuğa çıkacaksın. Dört arkadaş edinecek ve onların macerasına ortaklık edeceksin. Elinde tuttuğun kitabın içinde bir sürü sır saklı. Manca ve arkadaşları sırları çözerken, gezegenin de çocuklara nasıl yardım ettiğine şahitlik edeceksin. Çünkü bir gezegeni sadece çocuk saflığı kurtarabilir. Ve unutma, bir çocuk yeteri kadar sevilmezse, gezegen bunu mutlaka hisseder.

Kalipra Günceleri – Uyanış, Ekin Köker, Yitik Ülke Yayınları, Mayıs 2017, 64 sf, 12 TL 


Kadir Aydemir'den Aşk Şiirleri Kitabı : Rüzgârla Saklı

$
0
0
Şair, yazar Kadir Aydemir'in yazdığı aşk şiirlerinden oluşan Rüzgârla Saklı adlı kitap Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. Şairin yazdığı 21 aşk şiirini bir araya getiren eserdeki tüm resimler, şiirler için özel olarak, ressam Nihat Kemankaşlı tarafından üretildi. Kadir Aydemir'in bu şiirlerinde bir aşkın izlerini süren okuru hüzünlü bir yolculuk da bekliyor. Aydemir, şiirleri ve öyküleri birçok dile çevrilen, dergilerde ve çeşitli edebiyat yapıtlarında ismine sıkça rastlanan üretken bir isim. Yitik Ülke'nin yaratıcısı ve Yitik Ülke Yayınları'nın kurucusu olan Kadir Aydemir'in dört şiir, üç de öykü kitabı bulunuyor. 

Rüzgârla Saklı, Kadir Aydemir’in 2002-2006 yılları arasında yazdığı aşk şiirlerini bir araya getiriyor. Şiirseverler için aşkla dolu, kederli ve yapayalnız bir yolculuk fırsatı... Şiir okurlarına önerilir. 

Birden susar akasyalar
Rüzgâr ellerin için eğildiğinde
Yağmur ilk sözünü söyler kulağıma
Unutkan bir çiçektir yalnızlık...

Toprak olmak ister gezgin sis
Deniz değersiz bir sandık,
Sessizlik, sana ulaşamamak
Ölüp giderim iri otlar içinde.

Rüzgarla Saklı - Aşk Şiirleri, Kadir Aydemir, Yitik Ülke Yayınları, 60 Sayfa, 12 TL


Yaratık’la Yüzleşmeye Hazır mısınız?

$
0
0
Ridley Scott, Yaratık: Covenant ile Yaratık evrenine geri dönüyor!

Prometheus’ta yaşanan olaylardan on yıl sonrası... Covenant uzay gemisi ilk büyük kolonileşme denemesi için uzayda yol almaktadır. Kaynağı bilinmeyen bir radyo yayını sayesinde, keşfettikleri bu ıssız yerin cennetten bir parça olduğunu düşünürler. Fakat bu gezegen sessiz, karanlık, tehlikelerle doludur. Hayallerinin ötesinde bir tehditle yüzleştiklerini fark eden tayfanın ise kaçmaya çalışmaktan başka şansı yoktur.

Ödüllü yazar Alan Dean Foster da bu kitapla birlikte ilk kez orijinal Yaratık filminin roman uyarlamasıyla adım attığı dünyaya geri dönüyor. Yaratık: Covenant, sinema tarihinin en destansı serilerinden olan Yaratık’ın öncesini anlatmakla kalmayıp bu dehşet verici dünyanın kapılarını da aralıyor.

“Yaratık : Covenant” İthaki Yayınları’ndan raflarda…

Yaratık’la yüzleşmeye hazır mısınız? 

Kitabın Adı: Yaratık: Covenant
Orjinal Adı: Alien: Covenant
Yazar: Alan Dean Foster
Çevirmen: Barış Tanyeri
Dizi Adı: Bilimkurgu
Sayfa Sayısı: 336
Dağıtım Tarihi: 19.05.2017
Etiket Fiyatı: 25,00 TL


José Saramago'nun “Körlük” kitabı yeni baskısı ve yeni çevirisiyle Kırmızı Kedi'de

$
0
0
Ve nihayet uzun zamandır beklenen roman “Körlük” yeni baskısı ve çevirisiyle raflarda yerini alıyor. Saramago'nun telif haklarının Kırmızı Kedi’ye geçtiği açıklandığı günden bu yana merakla beklenen roman Mayıs sonunda raflarda.

Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.

Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikayesi.

Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.

Körlük / Jose Saramago
Orijinal başlık: Ensaio Sobre a Cegueira
1998 Nobel Edebiyat Ödülü
Çevirmen: Işık Ergüden
Kırmızı Kedi Yayınevi
Sayfa Sayısı: 336
Etiket Fiyatı: 28,00 TL


Matbuat Yayın Grubu’nun Yeni Kitabı Marc Guggenheim’dan “Gözcü”

$
0
0
Paspartu Yayınları, Marc Guggenheim’ın GÖZCÜ isimli kitabını yayınladı.

Marc Guggenheim, kelimenin tam anlamıyla üretken bir yazar. Popülerliğini borçlu olduğu alan ise dizi ve çizgi roman senaristliği. Guggenheim’ın senaristleri arasında yer aldığı, kimini sadece kendisinin yazdığı dizilerin birçoğu bolca ödüllü ve rating rekortmeni. Bunlardan bazıları CSI: Miami, Arrow, The Practice, Law & Order, In Justice, Jack & Bobby, Eli Stone, Brothers & Sisters ve Percy Jackson: Sea of Monsters.

Guggenhiem aynı zamanda Amazing Spider-Man, Young X-Men, Supreme Power, Superman/Batman, The Flash, Blade, Wolverine, Super Zombies ve Galactica 1980 gibi çizgi romanların senaristleri içinde yer alıyor.

Stephen King’in kısa hikâyesi N.’nin çizgi roman adaptasyonunu yapan, Green Lantern (2011) ile film senaristliğine de el atan Marc Guggenheim, bir casusluk romanı olan Gözcü ile farklı bir türdeki ilk çalışmasını da okuyucuların beğenisine sunuyor.

Gözcü genel anlamda bir istihbarat romanı. Gerilim ve polisiye severleri cezbedecek akıcı bir üslup ve nitelikli bir içeriğe sahip. Kitabın kahramanı Alex, ABD başkanlarından birinin Beyaz Saray Büro Şefliği, diğerinin Baş Hukuk Müşavirliği görevini yapmış üst düzey bir bürokratın oğlu. Hikâyenin eksenlerinden birini oluşturacak şekilde Alex, kendi yetenekleriyle bir şeyler başarmak ve babasının gölgesinden kurtulmak istiyor. CIA Hukuk Departmanı’nda işe başlaması kendi liyakati sayesinde olsa bile. İşe başlar başlamaz görevlendirildiği basit bir davadaki ayrıntının peşine düşüp, yetkilerini aşarak giriştiği araştırma sonucunda, İran Dini Lideri’nin hayatına mal olacak olayların düğümünü ardı arkasına çözüyor. Asıl amacı İran ve İsrail arasında bir savaş çıkarmak olduğu ortaya çıkan tezgâhın deşifre olmasıyla Teşkilat’ın tarihinin baştan yazılmasını gerektiren sırlar da ifşa oluyor. Hayatta kalmasını sağlayan sadece yetenekleri değil, babasıyla ilişkisinin düzelmesini içtenlikle isteyen sevgilisi. 

Guggenheim’ın bu yüksek enerjili ilk gerilim romanında, babası Başkan danışmanlığı gibi Washington’da önemli bir yere sahip olan tecrübesiz CIA avukatı olarak Alex Garnett adında esaslı bir karakter yaratıyor. Garnett, CIA çalışanlarından birinin boşanmasıyla ilgili önemsiz bir davaya bakarken, İran’ın istikrarsızlaştırılması ve İsrail ile nükleer bir savaşa sürüklenmesi için tezgahlanan şüphelerle dolu bir planla karşı karşıya kalır. Genç CIA avukatı, neyin içine çekildiğini anlamadan önce, boşanma davası ile ilgili üç kişi esrarengiz bir şekilde öldürülür. Artık bu cinayetlere o da bulaşmıştır ve hedeftekilerden biri olmuştur. Garnett, Amerikan Başkanı’nın bile göremeyeceği kadar karanlık bir noktada yer alan Gözcü’nün menziline girmiştir. Önce avukatlık daha sonra da TV metin yazarlığı yapan Guggenheim, tahmin edilebilir bazı diyaloglar ve formüllerin arasında dolaşırken, babasının gölgesinden sıyrılmak için yanıp tutuşan Garnett, haksızlığa tahammül edemeyen okurlara cazip gelecektir. Publishers Weekly

Yıllardır, avukatları anlatabilmek için (‘ruh emiciler’, ‘başkalarının sırtından geçinenler’ gibi) birçok sıfat kullandım. Şimdi, Marc Guggenheim’ım ilk romanı sayesinde, listeye yeni bir sıfat ekleyebiliyorum: Kötülük düşkünü. Gözcü, beyni hukuk gerilimi olan, aksiyon filmleri ve 70’lerdeki komplo teorilerinin yakıcı paranoyasıyla testosteron salgılatan, zekice kurgulanmış bir kitap. Alex Garnett’in artık en sevdiğim kahramanlardan biri olduğu kesin, ayrıca Guggenheim’ın, sadece yaptıklarından dolayı korkutucu olmakla kalmayan aynı zamanda gerçek hayatta şu anda Washington’da yaşayan biri olabileceği evhamını hissettiren bir cani karakteri de yarattığını görüyoruz. – Duane Swierczynski, Nokta ve Ateş’in (Point and Shoot) yazarı

Guggenheim, casusluk-gerilim türünün bildik unsurlarını almış, yüksek ısıda karıştırmış ve ortaya eğlenceli bir oyun çıkarmış. Alışılagelmiş bir hikaye şaşırtıcı ve ürkütücü hale getirilmiş; kan dökme merakı, başkanın bile haberdar olmadığı gizli karanlık operasyonlar yürüten devlet örgütü; Macallan malt viskisini yudumlayarak gizli örgütü yöneten serinkanlı ama çılgın üst düzey devlet görevlisi; ve kahramanımızı bilgilendirmek için devletin internet sitelerine sızan acayip bilgisayar uzmanı. Ve iki Orta Doğu ülkesini nükleer savaşa çekmek için manşetlerden çıkarılan entrika hikayeleri. Alex Garnett CIA’deki işine bileğinin hakkıyla alınmamıştı. Mesafeli ama iyi bağlantıları olan babası sayesinde oradaydı. Cinayetler, patlamalar, kavgalar ve tuzaklar: Yerine oturmuş parçaların üzerine babasının karaltısı düşüyordu. Bir malzemenin burada neden eksik olduğu şu şekilde açıklanabilir gibi görünüyor: Bir kadının müphem sadakatinin muhteşem etkisi. Alex’in bir sevgilisi var, ama işler tehlikeli hale gelince kadın onu bırakıyor ve duygusal sonla karşılaşıyoruz. Türün bilinen kalıpları, bazı beklenmedik gelişmelerin verdiği heyecanla daha da güzel hale getirilmiş. Don Crinklaw / Booklist

Gözcü / Marc Guggenheim
Orijinal Adı: Overwatch
Çeviren: Emre Hepdeniz
Yayınevi: Paspartu
Yayın no: 4 
Sayfa Sayısı: 368
Fiyat: 26 TL

Küçük Oteller Kitabı, 20. Yılında Mylos Kitap Etiketiyle Raflarda

$
0
0
Küçük Oteller Kitabı, 20. yılında yeni otelleri ve başarı öyküleriyle bir kez daha karşınızda.

Mutlu Tönbekici ve Tülin Kılıç'ın doğudan batıya, güneyden kuzeye tüm Türkiye'yi gezerek tek tek ziyaret edip binbir emekle kayda geçirdiği bu şık, sevimli, ve daha da önemlisi; her birinin bir öyküsü olan oteller ve sahipleriyle tanışmak, kitapta anlatılanları yerinde görüp deneyimlemek için önemli bir fırsat sunuyor Küçük Oteller Kitabı. 

Sıkmayan, gereksiz ayrıntılara boğmayan, fotoğrafları gerçek, lezzeti yerinde, hap bilgiler, ipuçları ve püf noktalarıyla kolay okunan ve aradığınızı kolay bulmanızı sağlayan yapısıyla Küçük Oteller Kitabı, Mylos Kitap etiketiyle raftaki yerini aldı. 

Bu kitaba göz atmadan tatil planları yapmayın!

Elinizde tuttuğunuz, önemli bir kaynak kitap olmanın ötesinde Türkiye'de tatil anlayışını yıllar içerisinde değiştirip dönüştüren, takipçilerini yaratıp turizmcileri yeni atılımlar yapmaya yönlendiren bir rehber aynı zamanda. 

Dile kolay; Küçük Oteller Kitabı, Mylos Kitap etiketiyle 20. yılında, yeni otelleri ve başarı öyküleriyle bir kez daha karşınızda. 

20 yıldır yayımlanan bu benzersiz rehber, Türkiye'nin sıradışı, özgün, harika küçük otellerini tanıtıyor. 

20. yılında yine, yeni, yeniden...

1998'de sadece 81 otelle çıkılan yolda bugüne kadar binlerce otel ziyaret edildi, yüzlercesi tanıtıldı. 
Başlangıçtaki çizgiyse hiç değişmedi: Çağdaş bir çift veya ailenin keyifli bir tatil geçirebileceği, mimaride ve dekorasyonda özgün, kişilikli bir çizgiyi yansıtan, konum ve sahipleriyle ve yapıyorlarsa yemekleriyle gönüllerini fetheden yerler... Tabelasında veya işletme belgesinde ne yazdığı önemli değildi. Sahip olmadığı yıldızlar da... Önemli olan, bu kitabın yazarlarının o yeri sevmeleri, kendilerinin de tatil yapmak isteyecekleri, dostlarına gönül rahatlığıyla tavsiye edebilecekleri bir tesis olmasıydı.  

Aradan 20 yıl geçti. Türkiye'de turizm hayli gelişti. Bir yanda her şey dahiller aldı başını gitti, sahiller dev otel ve tatil köyleriyle doldu taştı, bir yanda da güzel, özgün, kalıp dışı birçok küçükotel açıldı. Türkiye, bu tadı sevdi.

Kolay okunuyor, sıkmıyor

Mutlu Tönbekici ve Tülin Kılıç'ın tek tek ziyaret edip binbir emekle kayda geçirdiği bu şık, sevimli ve daha da önemlisi; her birinin bir öyküsü olan oteller ve sahipleriyle tanışmak, anlatılanları yerinde görüp deneyimlemek için önemli bir fırsat sunuyor Küçük Oteller Kitabı. 

Sıkmayan, gereksiz ayrıntılara boğmayan, hap bilgiler, ipuçları ve püf noktalarıyla kolay okunan, 
aradığınızı kolay bulmanızı sağlayan yapısıyla Küçük Oteller Kitabı, Mylos Kitap etiketiyle raftaki yerini aldı. 

Bu kitabı elinize almadan tatil planı yapmayın!

Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor

$
0
0
Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin Nâzım Hikmet’in yaklaşık 70 yıl önce kaleme aldığı Memleketimden İnsan Manzaraları’nı anma isteği mutlu bir tesadüfle “Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo”nun kuruluşunun 20. yaşına denk geldi. Bu destansı eser 1908’den 1945’e kadar olan zaman diliminde üç yüzden fazla karakter üzerinden anlatılan Türkiye’nin hikâyesidir. 

Aradan 70 yıl geçtikten sonra, Paul Auster’ın Babamın Tanrı Olduğunu Sandım kitabında  topladığı Amerika’nın her yerinden yazılıp gönderilen gerçek yaşam hikâyelerini radyoda seslendirmesinden ilhamla Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, “Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor” sloganıyla herkesi kendi hikâyesini anlatmaya davet etti. Merkeze ulaşan yüzlerce hikâye Murat Gülsoy, Güven Güzeldere, Ömer Madra ve İlksen Mavituna’dan oluşan seçici kurul tarafından ön elemeden geçerek yazar, şair ve akademisyenlerden oluşan bir editör ekibi tarafından yayına hazırlandı.

Seçilen 102 yazardan 116 öykü Açık Radyo mikrofonlarından seslendirildi. Şimdi de Can Yayınları tarafından basılarak kalıcı hale geliyor. Öyküler kitapta Aile, Aşk ve Delilik, Yoksulluk, Toplumsal ve Kültürel Kimlik, Hayvanlar, Köy ve Taşra, Ölüm, Şehir Hayatı, Toplumsal ve Siyasal Olaylar, Yardımlaşma ve Dostluk gibi başlıklar altında toplandı. Hepsi de Türkiye’nin hikâyeleri. Gerçekten yaşanmış ya da Oğuz Atay’ın deyişiyle, “hayat-ı hakikiye hikâyeleri”. Yaşandılar, yazıldılar. Anlatıldılar, anlaşıldılar. Şimdi sıra paylaşılmalarında...

Kitabın çıkışı 2 Haziran 2017 Cuma günü, Nâzım Hikmet'in 54. ölüm yıldönümü vesilesiyle Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi'nin ev sahipliğinde yapılacak etkinlikle tanıtılacak. Kitaba katkı veren yazarlar, editörler ve seslendirenlerin katılacağı etkinlikte sizleri de aramızda görmek isteriz.

TÜRKİYE HİKÂYELERİNİ ANLATIYOR
Editör: Murat Gülsoy
Tür: Öykü   
Sayfa sayısı: 503 
Fiyatı: 34 TL
Yayın tarihi: 23 Mayıs 2017

Adrian Barnes'tan Arthur C. Clarke Ödülü Finalisti “Uyuyamayanlar” Tüm Kitapçılarda!

$
0
0
April Yayınları’ndan müjde var. Uzun zamandır beklediğimiz roman “Nod” nihayet raflarda yerini alıyor. Hem de usta çevirmen Algan Sezgintüredi’nin türkçesiyle “Uyuyamayanlar” adıyla…

Uyuyamayanlar Arthur C. Clarke Ödülü finalisti, gerilim ve macera dozu yüksek bir roman. Kitap son yılların en önemli distopik maceralarından biri olarak gösteriliyor. 

Romanın çıkış noktası başlangıcında gizli: "O gün yeryüzünde kimse uyuyamadı. Hemen hemen hiç kimse." 

O gün yeryüzünde kimse uyuyamadı. 
Hemen hemen hiç kimse.

İnsomnia hastalarının dahi arada biraz uyudukları söylenir. Ama bu farklı. 
Gecelerdir kimsenin gözüne uyku girmiyor. 
Beş gün daha böyle geçerse ‘uyku mahrumiyeti psikozu’yla başbaşa kalacaklar. 
Otuz iki gün sonra ise acılı bir ölüm onları bekliyor.
Hâlâ uyuyabilen şanslı azınlık artık o kadar şanslı saymıyor kendini; 
insanlar gruplara ayrılmak, ölmek öldürmek için, hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Adrian Barnes'tan, Arthur C. Clarke Ödülü finalisti Uyuyamayanlar, insanın bilinçdışına mercek tutan, gerilimin bir saniye bile düşmediği eşsiz bir kurgu.  

"Yılın en ürpertici kitabı." -Slate

"Barnes uyuyamayan insanlar fikrini kişisel ve sosyal bir faciayı keşfetmek için kullanıyor. Mükemmel!"-The Guardian

Uyuyamayanlar / Adrian Barnes 
Özgün adı: Nod
Türkçesi: Algan Sezgintüredi
Türü: Roman 
Yayınevi: April, 1. Baskı, Mayıs, 2017  
Sayfa: 216 
Fiyat: 20 TL

Sıtkı Silah'tan Yeni Roman : Albüm

$
0
0
Yazdığı romanlarla ve öykü kitaplarıyla ismini duyuran Sıtkı Silah'ın yeni eseri “Albüm”, Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. Albüm'de şiir okurunun yakından tanıdığı büyük üstat Behçet Necatigil'in dizeleriyle kurgulanmış leziz bir roman saklı. Dizelerle oluşan bu fotoğraf albümü, edebiyatseverlerin keyifle okuyacağı bir romana dönüşmüş. Sıtkı Silah'ın ilginç kurgu yeteneği bu eserinde de ön plana çıkıyor. Kitabın tanıtımında okura şöyle sesleniliyor:

Behçet Necatigil dizeleriyle örülmüş bir fotoğraf albümü okumaya hazır mısınız?

İki fotoğrafı da yerlerine bırakıp yatağa uzandım. tavana bakıp düşündüm biraz, katre’yi, meryem’i, bir fotoğrafın yazılıp yazılmayacağını, sonra yine katre’yi… aşık olmuştum, orası kesindi. duygularımı başka türlü adlandırmam mümkün değildi, aşktı bu, biliyordum. İçimden son sürat koşmak geliyordu. uykum vardı ama uyuyabileceğimi sanmıyordum. hem koşup hem uyusam olmaz mıydı. sonunda onu rüyamda görebileceğim yalanıyla kandırmak zorunda kaldım kendimi, yatağa tekrar uzanmak için. başucumdaki lambayı söndürüp yattım. o an mutluluktan ölebilirdim.
hiç aşktan ölünür mü?

Albüm, Sıtkı Silah, Roman, Yitik Ülke Yayınları, Mayıs 2017, 120 sf, 15 TL 


Viewing all 3898 articles
Browse latest View live